Zuhal KOÇKAR
Köşe Yazarı
Zuhal KOÇKAR
-
 

Umudumuz hiç bitmesin

Dünyada var oluş nedenimizin ne olduğuyla ilgili pek çok görüş düşünce ve bilinçlenme evreleri içindeyiz. Kişisel Gelişim seansları, kitapları, kampları, varoluş nedenimizi bulmaya ve ruhsal gelişimimizi en iyi biçimde geliştirmeye yönelik bir sürü uygulama içindeyiz.  Evet, ruhsal varlığımızı geliştirmek üzere bedenlendiğimizi ve dünyaya bir amaçla geldiğimizi düşünenlerdenim. Ruhani veya dini açıdan bakıldığında ise tüm öğretilerin bizleri bu yönde geliştirmeye çalıştığını görebiliriz. İyi insan olma, İyi düşünme, kul hakkı yememe, Allah’ın dünyaya getirdiği herhangi bir canlıya zarar vermeme, son günlerde ise pozitif düşünme ve evrene olumlu mesaj verme gibi gibi... Yani yaşamı yaratan bir varlık var ve biz bu anlamda bizi dünyaya getiren Yaradan’a verdiğimiz sözle bedenimize sağlıklı bakmak ve ruhsal gelişimimizi yaşadığımız sürece geliştirmek, bedenlenmemiz bittiğinde o bedenle yaşayan ruhani varlığın gelişimini tamamlamasından sorumluyuz.  Yüzyıllara varan dönütlerde bu gelişimi en azından savaşların azalması, başka varlıklara zarar vermekten kaçınılması, hayvan sevgisinin ve bilincinin oluşması, idam cezasının kaldırılması, kadın erkek eşitliğinin oluşması, çocuklarımızın birey olarak haklarının olduğu yönünde gelişen bilinçlenme, okuma ve bilimsel araştırmalarla kazanılan bilişsel gelişimler gibi daha sayamadığım pek çok bilinçlenmeler olarak kazandığımızı, ruhsal varlığımızı her geçen gün geliştirmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. SÖYLEYEBİLİRDİK!! Bilinçlenmenin artmasının ardından birden bire insani değerlerin yerle bir olduğu bir dönem söz konusu olmaya başladı. Artık; O çok severek beslediğimiz canlarımızı yok edebilecek kararlar alabiliyoruz. Dünyamızın ciğerleri olan ve yok edilirken canlı olduğu için acı çektiğini bildiğimiz ormanlarımızı bilerek ya da bilmeden düşüncesizce yakabiliyoruz. Bilimsel araştırmaların sağlığımızı tehdit etmesine aldırmadan maddi kazanç uğruna sağlık sektöründe insanlığa zarar vermekten kaçınmıyoruz. Eş dediğimiz eşit şartlardaki hayat arkadaşımızı ve yaşama getirdiğimiz çocuklarımızı acımasızca katledebiliyoruz. Hayvani duygularımızı tatmin edebilmek uğruna insani değerlerden uzaklaşıp çocuklara kızlara kadınlara tecavüz edip bir anda yaşamlarını sonlandırabiliyoruz. İnsanların güven duygusunun yok olmasını sağlayabiliyoruz. Karşımızdaki insanın giyinişine, davranışlarına yaşam biçimine karışma hakkını kendimizde bulabiliyoruz. Başkalarının üzerinden kazanç sağlayıp günümüzü gün ederken onların açlıklarını acılarını görmezden gelip yok sayabiliyoruz. Yapılan her yanlışa idam edilmeli diyerek insanlıktan uzak tepkiler verebiliyoruz. Ne oldu insanlığa? Günümüz toplumunda uyaranların çokluğu, ego nedeniyle güç dengelerinin yanlış dağılımı, eğitimsizliğin giderek atması, açlıkla savaşan insanların haklı isyanı, dünyaya gelişi sorgulamak yerine açlığı ve egoyu tatmine yönlenmesi nedenlerden bazıları...  
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2024 - Pazartesi
Zuhal KOÇKAR

Umudumuz hiç bitmesin

Dünyada var oluş nedenimizin ne olduğuyla ilgili pek çok görüş düşünce ve bilinçlenme evreleri içindeyiz. Kişisel Gelişim seansları, kitapları, kampları, varoluş nedenimizi bulmaya ve ruhsal gelişimimizi en iyi biçimde geliştirmeye yönelik bir sürü uygulama içindeyiz. 

Evet, ruhsal varlığımızı geliştirmek üzere bedenlendiğimizi ve dünyaya bir amaçla geldiğimizi düşünenlerdenim. Ruhani veya dini açıdan bakıldığında ise tüm öğretilerin bizleri bu yönde geliştirmeye çalıştığını görebiliriz. İyi insan olma, İyi düşünme, kul hakkı yememe, Allah’ın dünyaya getirdiği herhangi bir canlıya zarar vermeme, son günlerde ise pozitif düşünme ve evrene olumlu mesaj verme gibi gibi...

Yani yaşamı yaratan bir varlık var ve biz bu anlamda bizi dünyaya getiren Yaradan’a verdiğimiz sözle bedenimize sağlıklı bakmak ve ruhsal gelişimimizi yaşadığımız sürece geliştirmek, bedenlenmemiz bittiğinde o bedenle yaşayan ruhani varlığın gelişimini tamamlamasından sorumluyuz. 

Yüzyıllara varan dönütlerde bu gelişimi en azından savaşların azalması, başka varlıklara zarar vermekten kaçınılması, hayvan sevgisinin ve bilincinin oluşması, idam cezasının kaldırılması, kadın erkek eşitliğinin oluşması, çocuklarımızın birey olarak haklarının olduğu yönünde gelişen bilinçlenme, okuma ve bilimsel araştırmalarla kazanılan bilişsel gelişimler gibi daha sayamadığım pek çok bilinçlenmeler olarak kazandığımızı, ruhsal varlığımızı her geçen gün geliştirmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz.

SÖYLEYEBİLİRDİK!!

Bilinçlenmenin artmasının ardından birden bire insani değerlerin yerle bir olduğu bir dönem söz konusu olmaya başladı. Artık; O çok severek beslediğimiz canlarımızı yok edebilecek kararlar alabiliyoruz. Dünyamızın ciğerleri olan ve yok edilirken canlı olduğu için acı çektiğini bildiğimiz ormanlarımızı bilerek ya da bilmeden düşüncesizce yakabiliyoruz. Bilimsel araştırmaların sağlığımızı tehdit etmesine aldırmadan maddi kazanç uğruna sağlık sektöründe insanlığa zarar vermekten kaçınmıyoruz. Eş dediğimiz eşit şartlardaki hayat arkadaşımızı ve yaşama getirdiğimiz çocuklarımızı acımasızca katledebiliyoruz. Hayvani duygularımızı tatmin edebilmek uğruna insani değerlerden uzaklaşıp çocuklara kızlara kadınlara tecavüz edip bir anda yaşamlarını sonlandırabiliyoruz. İnsanların güven duygusunun yok olmasını sağlayabiliyoruz. Karşımızdaki insanın giyinişine, davranışlarına yaşam biçimine karışma hakkını kendimizde bulabiliyoruz. Başkalarının üzerinden kazanç sağlayıp günümüzü gün ederken onların açlıklarını acılarını görmezden gelip yok sayabiliyoruz. Yapılan her yanlışa idam edilmeli diyerek insanlıktan uzak tepkiler verebiliyoruz.

Ne oldu insanlığa? Günümüz toplumunda uyaranların çokluğu, ego nedeniyle güç dengelerinin yanlış dağılımı, eğitimsizliğin giderek atması, açlıkla savaşan insanların haklı isyanı, dünyaya gelişi sorgulamak yerine açlığı ve egoyu tatmine yönlenmesi nedenlerden bazıları...

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.