6’lı masa toplantısından sonra ve geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, dün ve önümüzdeki 3 gün siyaset açısından belki de en karışık ve kaoslu günleri yaşayacak. Olaya şöyle bakmak lazım, yine bir Kılıçdaroğlu dayatmasının sıkıntılarını yaşıyoruz.
Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini nasıl değerlendirirsiniz?
Birincisi şunun düşünülmesi gerekiyor… Masada Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul eden diğer 4 partinin seçmenleri tarihlerinde CHP’ye oy vermiş seçmen değil. Tarihi boyunca CHP’ye hiçbir zaman oy vermemiş, en ağır şekilde eleştirmiş bu 4 partinin seçmeninin ne kadarı CHP’ye oy verecek?
İkincisi, Kemal Kılıçdaroğlu önüne anketler konulmasına rağmen, tarafsız birçok ankette Kemal Bey’in kazanmasının zor olduğu, özellikle Anadolu’da, Karadeniz’de ve Doğu Anadolu’da oy alamayacağı anketlerde çok net belli olmasına rağmen neden Ekmeleddin İhsanoğlu olayındaki gibi dayatmacı bir şekilde yol izliyor. Kılıçdaroğlu, o zaman da “Tıpış tıpış oy verecekler” demişti. Ancak seçmenler “Tıpış tıpış oy vermediler”.
Kılıçdaroğlu, kazanamayacağını birçok şekilde bildiği halde neden ısrarcılığına devam ediyor. Anadolu’yu, Karadeniz’i, Doğu Anadolu’yu hatta İç Ege’yi Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu bölgelerde kazanamayacağı yönündeki söylemler, olaylar bu kadar belliyken neden bu kadar ısrar ediyor. Partisinin genel başkanı olduğu günden beri seçim kaybeden, üzerine bir puan ekleyemeyen, İstanbul ve Ankara’da alınan belediyeleri sakın “CHP aldı” denilmesin. O belediyelerin kazanmasının altında İYİ Parti ve HDP’li seçmenin oy vermesi, koalisyonun o adaylar üzerinde oluştuğu birlik ve beraberlik CHP’ye seçimi kazandırdı. Yoksa HDP ve İYİ Parti kendi adayıyla girseydi CHP’li adayların kazanmayacağını herkes biliyordu.
Kılıçdaroğlu’nun bu kadar başarısızlığı ortadayken bu "İLLAKİ BEN OLACAĞIM; BENDEN SONRASI TUFAN" inadının arkasında ne var.
Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığı üzerindeki ısrarını nasıl yorumluyorsunuz?
Şimdi bu kadar yaşanmış olaylar varken, partisini Türkiye’nin geldiği bu ekonomik ve sosyal durumda, yaşanan büyük deprem felaketinden hala anketlerde bir puan alamayan bir Kemal Kılıçdaroğlu neden bu kadar kendi adaylığı üzerinde ısrarcı duruyor. Türkiye’nin bunu tartışması lazım... Şu anda tweetlere baktığım zaman bir takım troller İYİ Parti’yi linç ediyorlar. Sanki bu birliği beraberliği bozan İYİ Partiymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Fakat neden devamlı bir şekilde Kemal Bey’e hak verir duruma geliyorlar. Anketler çok net gösteriyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu seçimleri kazanamıyor. Mevcut isimler arasında kazanacak iki isim var. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu… Kılıçdaroğlu, ilk turda kazanılacak bir seçim varken, illa ki kendisiyle birlikte herkesi riske atarak “Aday benim, benim olmam lazım” ısrarında devam ediyor. Bu soruların düşünülmesi lazım…
Türkiye’nin bu konjonktüründe CHP yüzde 25’te kalabilecek bir parti mi?
Bugün ana muhalefet denen partinin yüzde 40’lara gelmesi gereken bir oy oranına sahip olması lazım. Bugüne kadar 10-11 tane seçim kaybetmiş, partisinin oylarının üzerine bir puan koyamamış bir kişinin nasıl “Ben olmalıyım” deme cesaretini kendinde bulabiliyor.
Yine tekrar ediyorum, altı çizilmesi gereken konu şu; Hayatı boyunca CHP’ye oy vermemiş 4 partinin liderine güvenip, zaten bir tanesi 60 bin oya sahip, denizde damla bile değil… Bu partilerin güvencesiyle seçimlere nasıl girecek? Liderler seçmenlerini nasıl ikna edecek ki, hayatları boyunca CHP’ye oy vermemiş insanlar CHP’ye oy verecek.
Parti liderlerinin seçmenlerini Kılıçdaroğlu’na değil, partimize oy vereceksiniz şeklinde ikna çabaları mı olacak?
Bunu hiçbir seçmen yemez, seçmen kime oy verdiğini biliyor. Türkiye ekonomik krizin içinde mi, evet içinde… Tarımda sorun yaşıyor muyuz? Yaşıyoruz. Komşularımızla sıkıntılarımız var, bir de deprem gibi büyük bir felaket yaşadık... Bu olumsuzluklar karşısında dünyanın her yerinde ana muhalefet partisi denilen parti umut partisi olarak toplumda konuşulur ve seçimlerde iddialı olduğu anketlerde çıkar.
Ama bizde çıkmıyor. Peki, bu kadar somut olaylar, gerçekçi rakamlar varken, Türkiye’nin gerçekleri ortadayken altını yine çiziyorum, Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz, İç Ege CHP’ye oy vermiyor.
Kemal Bey neden “Ben ben” diyor, nereye koşmak istiyor? Seçmene Ekmeleddin olayındaki gibi bir sonuç mu yaşatmak istiyor. Onun için burada tartışılması gereken İYİ Parti’nin ne yapmak istediği değil, Kemal Bey’in ne yapmak istediği tartışılmalı. Çünkü Kılıçdaroğlu seçimleri ilk turda alabileceğini söyleyebiliyor mu? Hayır, söyleyemiyor.
O zaman önümüzdeki üç gün sonunda sizce fikir değişikliği yaşanabilir mi?
Önümüzdeki 3 gün çok kulislerin döndüğü, siyasi manevraların yapılacağı, çok bambaşka sonuçlarla karşı karşıya kalabileceği bir üç günü yaşayacağız. Türk toplumunun biraz önce sorduğum soruların cevaplarını araması lazım.
Bir, Kemal Bey başka adaylar seçimi rahat kazanacakken neden bu kadar kendi isminde ısrarcı?
İki, Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduğundan beri bir tek seçim kazanmadı, partisinin oylarının üzerine koyamadı, kendisinin seçilemeyeceği belli olmasına rağmen neden Türk toplumuna kendisini aday olarak dayatmak istiyor?
4 partinin seçmeninden iktidar kesimine oy kayması yaşanabilir mi?
Bugüne kadar CHP’ye oy vermeyen seçmen nasıl kendi partisinin liderini dinleyecek. Hatta daha ileriye gideyim, yüzde 18’lik İYİ Parti’nin içindeki muhafazakar kesimin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini nasıl garanti ediyorsunuz? Türkiye’de yüzde 70 sağ kesim vardır, yüzde 30 da sol oy vardır. Bu kadar gerçekler ortadayken bu durumu tersine çevirebileceğinizi nasıl düşünebilirsiniz? Türkiye’nin geldiği bu durumda bile sağ kesimin oyu yine yüzde 60-65’leri buluyor. Bana göre olay Meral Akşener’in mızıkçılığı, masadaki tehditleri değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden ısrarcı olduğunu sorunu toplumda tartışılmalıdır...
Bundan sonra ne olur?
Artık masa dağılmıştır, Kemal Kılıçdaroğlu adaylığında ısrar ederse Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesinin önünü açmıştır. Ben İmamoğlu’nun değil ama Mansur Yavaş’ın bu konuda Meral Akşener ile ortak hareket edebileceğini düşünüyorum. Muhalefet açısından baktığımızda şu anda bütün troller Meral Hanım’a yüklenmekteler ve bölücü gibi göstermeye çalışmaktalar. Ama kimse ‘Kazanacak adaylar varken kazanması soru işareti olan bir kişinin neden bu kadar inatçılık yaptığının cevabını düşünmeliler. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğundan beri yaptığı hatalara, iktidarın eline verdiği kozlara ve en son baş örtüsü çıkışıyla kendi partisi dahil bütün muhalefeti nasıl zor duruma düşürdüğü de unutulmamalı.