Cumhurbaşkanı ikinci tur seçim sonucu; toplumun “değişim” isteğini öne çıkardı.
Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı kesin olmayan seçim sonucuna göre; Erdoğan “oy”ların yüzde 52.16’sını, Kılıçdaroğlu da yüzde 47.84’ünü aldı.
İzmir’de de Kılıçdaroğlu’nun “oy”u yüzde 67.13, Erdoğan’ın “oy”u da yüzde 32.87 oldu.
Bu tablo da, İzmir’in “değişim” isteğini bir kez daha gösterdi.
Bu arada; muhalefet seçim sonucunu “eşitsiz bir ortamda adil olmayan seçim” şeklinde değerlendiriyor.
Unutmayalım ki; demokrasi “uzun soluklu” bir rejimdir, birinin kaybettiği ve diğerinin de kazandığı rejim değildir.
28 Mayıs'ta kazanan halkın kendisi olmuştur.
Dolayısıyla; 28 Mayıs son değil, yeni bir başlangıçtır.
Bu sonuç; aynı zamanda Erdoğan’ın başarısından ziyade muhalefetin başarısızlığıdır.
SEÇİM SONUCUNU NELER ETKİLEDİ?
Seçim sonucu işsizlik, yoksulluk, pahalılık, gelir dağılımı adaletsizliği, barınma ve beslenme krizinin; seçmenin “oy davranışı” üzerinde yeterli ölçüde etkili olmadığını gösterdi.
Özetle; “kaynamayan tencere” seçmen üzerinde karşılık bulmadı.
Bu arada; Millet İttifakı bileşeni partiler, etkili bir seçim kampanyası yürütemediler, dağınık görüntü verdiler, beklenen performansı gösteremediler, toplumu gelecek konusunda ikna edecek uygulanabilir, gerçekçi bir “reçete” sunamadılar.
Öte yandan; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı; “devlet olanakları”nı en geniş bir biçimde kullandı ve seçim yasaklarından etkilenmedi.
İçişleri, Adalet ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlarının görevlerinden istifa etmeden devlet yetkileri ve olanaklarıyla kampanya yürütmeleri “haksız rekabet” ortamının oluşmasına neden oldu.
Bunun yanında; CHP’nin terörle “iltisaklı” gösterilmesi ve “güvenlik algısı”; toplumunda karşılık buldu, toplumun “milliyetçilik” damarı, seçim sonuçları üzerinde etkili oldu.
Önemli bir faktör de; “dağıtılan” vatandaşlık, seçime düşük katılım ve yurt dışından gelen oylar, Millet İttifakı’nın kaybettiği bugünkü tablonun oluşmasında belirleyici oldu.
Ayrıca; medyanın yüzde 90’ının iktidarın kontrolünde olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı anda 29 televizyon kanalında “canlı yayın”a, ortak yayına katılması, buna karşılık muhalefetin mesajlarını halka ulaştırmada türlü engellerle karışlaşması; seçim sonuçlarını etkiledi.
Ancak ne var ki; hiçbir mazeret, başarının yerini tutmaz.
Muhalefet; başarısızlığa mazeret aramak yerine, nerede hata yaptık sorusuna cevap arayarak ciddi “özeleştiri” sürecini başlatmalıdır.
Sonuç olarak: Geriye bakanlar ileriyi göremezler. Geçmişten ders alalım, geleceğe hazırlanalım.
Bugün, ihtiyacımız olan milli dayanışmadır.
Unutmayalım; partilerimiz, adımız farklı olabilir, ancak soyadımız Türkiye’dir.