Zam ve ithalat politikasıyla tarımda 2022 daha zor geçeceği söyleniyor. Türkiye, en fazla tarım ürünü ithal eden ülke olurken, buğday, arpa, ayçiçeği ve kepek ithalatında ilk sırada yer aldı. Tarıma önem verdiğinizi biliyoruz, neler söylemek istersiniz?
Türkiye'nin Rusya'dan en çok hububat ithal etmesi sürpriz değil. Gelecek zaten 2021 yılının ortalarından itibaren 2022'in çok zor geçeceği ortaya çıkmıştı. Burada en çok ithal eden olmak önemli değil. Burada önemli olan gıdayı Türk tüketicisiyle ucuza buluşturabilmek. Zaten ithalata dayalı bir tarım sürdürülebilir bir tarım değildir. Birçok ülkeden de gıda ürünü alıyoruz. Çünkü artık kendi üretimimiz kendimize yetmiyor ve çiftçimizi de bu konularda küstürdük. Bundan dolayı ithal etmek zorundayız. Eğer simidin 5 TL, ekmeğin 5-6 TL'ye kadar çıkabileceği söyleniyorsa, asgari ücreti de göz önüne getirdiğimiz zaman insanların gıdaya ulaşmakta ne kadar zorluk çekeceğini göreceğiz.
Temel ihtiyaç maddelerini bırakın insanlar, ekmeğe ulaşamaz hale gelecekler. Gıdada Türk toplumunda en önemli şey ekmek olmak üzere diğer gıda ürünleri diyebiliriz. Artan fiyatlar karşısında insanlar bunlara erişemezse, Türk çiftçisi küstürülmüş halde toprağını ekmezse, 2022 çok zor geçecek, 2023'de 'Allah Türkiye'yi korusun' demek lazım.
Çünkü barınma, ısınma, aydınlanma giderleri öncelikli haline geliyor. Isparta'da elektrikler kesildiği zaman insanların ne hale geldiğini, doğalgaz gelmediğinde fabrikaların halini gördük. O zaman öncelikleri sıraladığımız zaman 'Barınma, aydınlanma, ısınma' giderleri, hayati ihtiyaçlar açısından ön plana çıkıyor, sonra gıda geliyor.
GELECEKTE IQ'SU DÜŞÜK NESİLLER YETİŞEBİLİR
Tarım politikaları anlamında gerekli adımların atıldığını düşünüyor musunuz?
Türkiye kendine kendine yeten 7 ülkeden biriyken, şu anda en fazla ithal eden ülke konumuna geldi. Başta Tarım Bakanı olmak üzere Türkiye'yi yönetenlerin oturup, Türk tarımını 3-4 senede nasıl ayağa kaldıracaklarının planlarını ve programlarını yapmalılar. Bugün tedbir almaya başlasanız, bunun sonuçlarını 2-3 sene sonra göreceksiniz. Ama bakıyoruz ki hala Tarım Bakanlığı'nın Türk çiftçisini, tarımını ayağa kaldıracak politikaları bulunmuyor. Sadece gıda anlamında değil haycancılık da çok kötü gidiyor. Başta süt ürünleri olmak üzere artık insanlar bu gıdaları unuttular. Neredeyse evlerinde çerçevelerde fotoğrafını görüyorlar. Çocuklar bu gıdaları almadan büyürlerse, ister istemez toplumun zeka seviyesini etkiliyor. Belli bir süre sonra Türkiye'deki çocukların ve gelecek nesillerin beslenme eksikliğinden ne kadar IQ'su düşük yetiştiklerini göreceğiz. Bu da Türkiye'nin geleceği açısından hiç de parlak bir tablo değil.
Üretim olmayan bir yerde tüketimi ucuza mal edemezsiniz. Türkiye'nin öz kaynakları olur, 'Biz özkaynaklarımızı sattığımızda ülkemizi ucuza doyururuz' böyle bir şey de yok. O zaman en başta Tarım Bakanı olmak üzere bütün bakanlık çalışanlarının şapkalarını önüne koyup, bu ülkenin geleceğini düşünmenin vakti geldi de geçiyor bile.
Akaryakıta her hafta neredeyse 2-3 kere zam geldiğini görüyoruz ve tabii ki bunun yansımaları da olumsuz oluyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Akaryakıt ortalığı yakıp geçiyor. Vallahi akaryakıt mı oldu, tuttuk yaktık mı oldu ben de anlamıyorum. Neredeyse 16 TL'ye dayanan akaryakıttan sonra raflarda ucuzluğu bekleyenler için bir hayal kırıklığıdır. Çünkü her şeyin temelinde, ulaşımda, üretimde, tüketimde akaryakıt var. Topluma bunu pahalı bir şekilde sunarsanız her şeye de zam geliyor, sonunda olan da tüketiciye oluyor. Tüketici artık taneyle almaya başladı, herhalde bu gidişle yarıma düşecek. Bu felaket bir durum. Şunu da kabullenmek istemiyorum. Dünyada petrol fiyatları artıyormuş. Dünyada artabilir ama devlet denen kavramın da milletini düşünmesi lazım. Bu pahalılık ve zamlarla insanların yaşaması mümkün değil. Yaşamın en önemlisi parçasından biri akaryakıt, bu sadece Türkiye'de değil, dünyada da böyle. Bazı hesaplamalar yapıyorlar 'Akaryakıt şu kadar euro, bunu çevirirsek Türkiye'den 2-3 misli fiyatta' diyorlar. O zaman gel, asgari ücreti euroya çevirelim. Oradaki asgari ücrete bakalım ondan sonra konuşalım. Gelirlerde adalet olacak ki ülkeler arasında, o zaman giderlerde de adalet arayacağız. Bunu savunmak haksızlıktır, olmaması gereken bir durum. Bu da belli ki iş yapılamadığı için kafaların karıştırılmasına yönelen bir söylem.
Bazı söylemlerde şunu da duyuyoruz: 'Parası varsa arabaya binsin, yoksa binmesin' yaklaşımına ne diyorsunuz?
Buna kara cahil zihniyeti denir. Çünkü fırınlar başta olmak üzere soframıza gelen her türlü üretimin altında enerji var. Enerji ne kadar pahalı geliyorsa onların da ürettikleri zamlı soframıza geliyor. Bu yalnız arabayla bağlantılı bir durum değil. İğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Çünkü üretim enerjiye dayandığı için enerjiye yapılan her zam da bizim yaşamımıza yansıyor. Bunu anlamamak için IQ'nun düşük olması lazım.
MAÇ KEYFİ VARDI, O DA BİTECEK!
2022 futbol yayın ihalesinde bazı değişiklikler olacak. Nasıl yorumluyorsunuz?
Bu ihale çok önemli çünkü Türk toplumu futbola çok meraklı bir toplum. Şu anda liglerin yayın hakları beIN SPORTS'da. Evinize bir decorder koyuyorsunuz ve maçları oradan belli bir rakama satın alıp seyrediyorsunuz. beIN SPORTS doların Türkiye'deki hızlı artışı karşısında, belli maliyetlerin yükseldiğini bahane ederek, son yıllarda klüplere söz verdiği parayı ödemekte zorluklar çekti. 2022'den itibaren yeni bir yayın ihalesine çıkıldı. Şimdi bu yayın ihalesinde yük yine tüketicinin sırtına bindirilecek. Çünkü konuşulan rakamlar, yaklaşık yıllık 3 milyar 750 milyon TL'den bahsediliyor. Bundan önce 2 milyar 650 milyon TL'ydi. Elbette futbol kulüplerinin yaşamaları için bu paralara ihtiyacı var. Ama yayın ihalesinde tüketiciyi ilgilendiren önemli bir nokta var. Türkiye'deki futbol maçlarının yayın ihalesi üç ayrı firmaya ihale edilebilecek. Eğer formül bulunamazsa şu demek, takımların maçları farklı kanallarda karışık bir şekilde olacak ve maçları seyretmek istiyorsanız üç tane decoder koymak zorunda kalabileceksiniz. Üç decoder kurmak zorunda hissederseniz belki aynı çanak hepsini almayacak yeni çanak gerekecek. Uydu değişikliği olursa yeniden sistem yapmanız gerekiyor. Yani bu 3 milyar 750 milyon TL'lik bedelin tamamı yine tüketiciden çıkacak. O nedenle Futbol Federasyonu mutlaka burada ortak bir formülün üzerinde de durması gerekiyor. Mutlaka yayını alacak şirketlerin tek bir decoder üzerinden yayını yapmasını sağlayacak teknolojiyi de getirmesi lazım. Günümüzde teknolojinin geliştiği bir dönemde çok saçma uygulamalar. Federasyonun açıklamalarını çok yakından takip ediyorum. Tüketiciye yönelik böyle bir kolaylıktan şu anda bahsetmiyorlar. İş işten geçmeden mutlaka bunu ihale aşamasında formül bulmak zorundalar. Yoksa tüketicinin maç keyfi vardı, ondan da vazgeçecek bu ülkede.
İZMİR TAKIMSIZ KALABİLİR
İzmir'deki futbola da değinmek istiyorum. İzmir'deki kulüpler pek başarılı sonuçlar almıyorlar, neler söylemek istersiniz?
İzmir futboluna baktığımız zaman geçen sezon parlak bir sezon geçirmiştik. Ancak bu sezon İzmir futbol konusunda, özellikle süper lig ve 1.lig anlamında büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Altay bu hafta galip geldi ama hala tehlikeli bölgenin içinde. Göztepe kendini tam kurtarmış durumda değil. Hiç düşünmek bile istemem ama İzmir aniden takımsız da kalabilir. Gönül ister ki iki takım da süper ligde kalsın ama gidiş pek onu göstermiyor. Altay'da çok büyük sıkıntılar var. Yönetim ve taraftar arasında sıkıntılar var. Taraftar Mustafa Denizli'nin gönderilmesini bir türlü kabullenmiş değiller. Çünkü Mustafa Denizi takıma yeni destekler istiyordu, başkanla yolları da burada ayrıldı. Göztepe'de maddi bir sıkıntı yok ancak onlar da netice anlamında sıkıntıdalar. Altınordu düşme hattında, Menemen düşme hattının üstünde... İzmir futbolunun üstünde kara bulut tabakasının olduğunu görüyoruz. İnşallah baharla birlikte bu tablonun dağıldığını, İzmir futbolunun nefes aldığını görürüz. Ancak böyle giderse İzmir olarak yine futbolda sıkıntılı günlere şahit olacağız.