Tam bir hafta bekledim.
Biliyorsunuz, EURO 2032 Şampiyonası'na Türkiye ve İtalya ev sahipliği yapacak.
Her iki ülke de maçların oynanması mümkün 10 şehri ve 10 stadı UEFA’ya bildirdiler.
Türkiye’nin listesinde 8 şehirden 10 stat var.
Bu şehirler hangileri?
İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Konya, Antalya, Gaziantep ve Trabzon.
Hani İzmir?
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti neden böyle bir turnuvada yok?
Sebep çok basit, böyle bir turnuvanın oynanmasına müsait bir stadı yok da ondan!
Şimdi neden bu yazıyı yazmak için bir hafta bekledim onu açıklayayım.
Düşündüm ki şehrin ileri gelenleri (her kimse onlar), odaları, sivil toplum kuruluşları, turizmcileri ve başında Ege ibaresi bulunan çokbilmiş oluşumların başkanları bir açıklama yaparak bu konuda geçmişte ihmali olanları eleştirsinler.
Eleştirsinler ki, bir daha bu kentte böyle hayati hatalar yapılmasın.
İzmir’in böyle bir organizasyondan dışlanmasının sorumluları, bu kentte son 20 yıldır görev yapmış, yerel yöneticiler (Seçilmiş veya atanmış) ve seçilmiş milletvekilleriyle birlikte, İzmir iki semt stadı ile çırak çıkarılırken sesini çıkarmayanlardır.
Şöyle son 20 yıla baktığımda bir tek Futbol Federasyonu Başkanlığı sırasında Mahmut Özgener’in bu konu ile ilgili bazı girişimleri olmuştu, o da başkanlığı bırakınca İzmir’i savunan kimse kalmamıştı.
Bir de Aziz Kocaoğlu, Örnekköy’de bir stat yapılması için girişimlerde bulunmuş o söylemler de politik tartışmaların içinde kaybolmuştu.
Türkiye’nin dört bir köşesi modern, UEFA kriterlerinde, dünyayı kıskandıracak statlarla doldurulurken, İzmirliler Karşıyaka, Alsancak, Göztepe statları için polemik dolu kavgalar yapıyordu.
O dönemde İzmir milletvekili başbakanımız bile vardı; fakat İzmir gerçek anlamda bir stada kavuşamadı.
Bugün “Neden 2032’de biz yokuz’’ diyerek ortalığı inletmesi gereken, başkanların geçmişte yapılan haksızlığına sessiz kalmalarına şaşırıyorum.
En çok şaşırdığım da EGİAD oldu.
Ege Genç İş Adamları Derneği yani bugünün genç iş insanları, 2032 yılının İzmir için karar verici iş insanı olacaklar.
Bu genç iş insanları, hiç mi futbol ekonomisi diye bir tanımın farkında değiller. Futbol denen sporun yarattığı ekonominin dünyada milyar dolarlarla anıldığını bilmemeleri mümkün değil.
Arada bir suya sabuna dokunmadan verilen demeçlerle, o koltuklar tam olarak doldurulmuş olmuyor. Geçmişte olduğu gibi EGİAD’lılar bu yakınlarda en görkemli baloyu bu şehirde düzenleyerek “Bakın biz de İzmir’de varız’’ diyecekler.
Ama bu işler öyle “haydi eller havaya’’ diyerek yürümüyor!
20-30 yıl önce Atatürk Stadyumu milli maçların mabedi gibiydi.
Bir düşünün İzmir’de en son resmi milli maç ne zaman oynandı?
Hatırlayanınız var mı?
Sakın, geçtiğimiz yıllarda 'bizi avutsunlar' diye İzmir'e verilen milli takımın hazırlık maçını bana hatırlatmayın.
Yıllar çok hızlı geçiyor...
Otelleriyle, çarşılarıyla, tarihi ve sayfiye yerleriyle böyle bir organizasyona en müsait yer olan Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde yaşayanlar, 2032’de bu organizasyonu televizyonlarından izleyecekler.
Maçlar için Türkiye’ye gelen yabancıların renkli görüntülerini, tıpkı dünyanın başka ucundaki TV seyircileri gibi ekran başında seyredecekler.
İnanıyorum ki 2032’de, bu organizasyon sırasında başta gençler olmak üzere bu kentte yaşayanlar, iki binli yılların başında İzmir’de görev yapmış, atanmış ve seçilmiş yöneticilerin kulaklarını çok ama çokkk çınlatacaklar.