30 Ağustos Zaferi Türk ordusunun, milletle el ele kazandığı büyük bir bağımsızlık zaferiydi. 1918’den itibaren bölge bölge yabancı devletlerin işgallerine neden olan I. Dünya Savaşının en kötü sonuçlarından idi bu işgaller. Özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın da belirttiği gibi İzmir’in Yunanistan Devleti tarafından işgal edilmesi halk üzerinde büyük tepki oluşturmuş ve Kuvva-yi Milliye'yi tetiklemişti. Uzun süreç sonunda halk kazanmış, özellikle Sakarya Savaşı sırasında Tekalif-i Milliye vergileriyle ordusuna yardım etmiş ve Yunan ordusunun saldırıları durdurulmuştu.
Artık saldırı yapılacağı kesindi. Ancak Mustafa Kemal Paşa barışa son bir şans daha vermişti. Temmuz başında arkadaşı ve “en çok sevdiğini” belirttiği Fethi Bey’i Avrupa’ya, İtalya, Fransa ve İngiltere’ye yollamıştı. Fethi Bey, Roma ve Paris gezisinde yetkililerle görüşmüş ve bazı şartları kabul ettirmişti ancak Londra’da istenildiği gibi karşılanmamış ve üst yönetim ile de görüşememişti. Gelişmeleri telgrafla Ankara’ya sürekli bildiren Fethi Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya İngilizlerin barışa uzak olduğu bilgisini de vermişti.
Artık son çare taarruz idi ve çok gizli bir şekilde planlanmaya başlanmıştı. Sakarya Savaşı sonrası başlayan hazırlıklar son noktasındaydı. I. İnönü ve II. İnönü Savaşlarındaki asker ve mühimmat sayısı artmıştı. Ancak ülkenin tüm kaynakları kullanılmış olsa da 1922 yazına gelindiğinde Batı Cephesi Kuvvetleri, asker, silah, mühimmat ve araç anlamında Yunan ordusunun seviyesinden daha düşük seviyedeydi. Her şeye rağmen taarruz kesindi.
İngilizlerin saldırıyı fark etmemesi için uygulanan gizlilik konusunda en önemli çalışma saldırıdan kısa bir süre önce Akşehir’de bir futbol maçının olacağının gazetelere ilanının verilmesiydi. Değil mi ya? Saldırıya geçecek ordu komutanlarının maçta işi neydi? Oysa Akşehir’de tüm komutanların katılımıyla savaş planları görüşülmeye başlanmıştı bile. Hatta İngiliz hükümetine muhalif, İngilizlerin bu gezisinden haberdar olunmadığını söylediği, İngiliz Generali Townshend ile de görüşülmüştü. Kısa bir süre sonra da yine gazetelere bir haber verilerek bir çay ziyafetinin olacağı da planlanmıştı.
Oysa her şey hazırdı ve 26 Ağustos sabahı başlayan saldırı harekatı sonucunda 30 Ağustos 1922 tarihinde büyük bir zafer kazanılmış ve Yunan ordusu İzmir’e doğru takibe başlanılmıştı. Türk ordusunun zafer sonrası noktası İzmir idi. Güzel İzmir 9 Eylül’de giren Türk ordusu halk tarafından sevinçle karşılanmıştı. İstanbul ve diğer şehirlerde de İzmir’in kurtuluşunun sevinçle karşılanması ve gösteriler yapılması İzmir’e tüm ülkenin verdiği önemden kaynaklanmaktaydı.
Bağımsızlığına önem veren bir milletin zaferiydi bu zafer. Arkasını elbette Mustafa Kemal Paşa’nın da katkısıyla getirecekti. 30 Ağustos Zaferi genç Türkiye Cumhuriyetine gidecekti. Devrimlerle çağdaş devletlerin seviyesine ulaşılmasını sağlayacaktı.
Bu zafer yeni Türk devletini kuran zafer olacaktı.
30 Ağustos zaferimiz kutlu olsun...