Atatürk 1927 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin kongresinde kürsüden okuduğu Nutuk’unda ilk cümle olarak "1919 senesi Mayıs'ının 19'uncu günü Samsun'a çıktım" demiştir.
Atatürk'ün Samsun'a çıkışı hiç kuşkusuz Cumhuriyet tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. O'nun Samsun'dan yola çıkarak Erzurum'da sona eren yolculuğu kongreler dönemini başlatmış, Sivas-Ankara yolculuğunun sonunda ise TBMM'nin açılmasıyla Cumhuriyetimizin temelleri atılmıştır.
Atatürk; Samsun’a çıkış günü olan 19 Mayıs’ı “doğum günü” olarak belirtmişti etrafına. Nedeni belliydi. Cumhuriyet'e ve ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesine getirebilmesinin yani yeni bir devletin doğumunun başlangıcının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması ile gerçekleştiğinin farkındaydı.
Samsun’a yola çıkmadan önce Bekiarağa bölüğünde hapis olan arkadaşı Ali Fethi (Okyar) Bey’e veda ziyaretinde de bunun bilincinde olduğu anlaşılmaktadır. Fethi Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın vedasından sonra altlı üstlü ranzada birlikte kaldığı Yunus Nadi Bey’e “Paşa (Mustafa Kemal) yarın buradan hareket ediyor. Samsun’a çıkacak, buradan gitmek için koskoca üç gün lazım. Bir kere bu üç günü selametle atlattık mı üst tarafı inşallah bütün bütün selamet olacaktır. Ah şu birkaç gün!” diyerek durumun önemini ortaya koymuştu.
İngilizler takibe almıştı Bandırma vapurunu, kendisini ve arkadaşlarını. Kafasındaki plana göre Samsun’a sağ salim varılırsa “milletin sinesine” de varılmış olunacaktı. Gerisi kolaydı. Çünkü 13 Kasım 1918’de geldiği İstanbul’da kaldığı 6 aya yakın süreçte hem İtilaf devletlerinin bağımsızlığımıza karşı yaptıklarını ve hükümetin de bunlara ses çıkartmayıp devleti yok gösterdiğinin yerinde çok net görmüştü.
Padişah Vahdettin ile de 1 ay içinde yaptığı 3 görüşmede, onun ülkeyi kurtarmaktan ziyade, askerin kontrol edilmesi için kendisini kullandığını çok net anlamış ve son görüşme olan 20 Aralık 1918’den itibaren yaklaşık 5 ayda da bir daha Vahdettin’den randevu alma gereği hissetmemişti.
İtilaf devletlerinin askerleriyle gelip, Türkleri hakir eden tavırlarının yanında, hükümetin de teslimiyetçi tutumu oldukça rahatsız etmekteydi. Bu nedenle ilk fırsatta Anadolu’ya geçerek işgale karşı direnişi örgütlemeliydi. Nitekim heyecanla geçen o 3 gün sonrası karaya çıktığı Samsun’da tartıştığı İngiliz istihbarat subayına rağmen iç bölgelere geçmeyi başarmış ve özellikle de Havza’da 1 Haziran’da halkın İzmir’i işgaline karşı direniş mitingi ile de “çoban ateşlerinden” birini yakmıştı. Amasya’da ülkenin bağımsızlığının tehlikede olduğunu ve ülkeyi ancak halkın kararının kurtaracağını belirtmesi, Erzurum’da milletin iradesinin etkin kılınacağı kararının alınması artık Sivas’ta “Ya İstiklal Ya Ölüm” zihniyetini galip getirmiş ve çoban ateşleri kurtuluş için birleştirilmişti.
Bundan sonra önemli gelişmeler olacak, milletin temsilcileri olarak yetkin bir noktaya gelinecek ve halkı arkasına alarak Mebusan Meclisinde, Misakı Milli kararlarıyla da örgütlenme son noktaya getirilecektir. Ardından bu kararlarından hoşlanmayan İngilizlerin, İstanbul’u işgali ve halkın sesini kısma anlamına gelen Meclisin dağıtılması ile Ankara’da TBMM’ne gidişin yolu açılacaktı. Samsun’a çıkış başarılı olunmasaydı, işler bu noktaya gelmeyecekti. TBMM ile halkı ve orduyu arkasına alan Mustafa Kemal Atatürk bu sayede yedi düvele karşı başarılı bir bağımsızlık savaşını vermiş ve ülkeyi kurtarmıştı.
Kurtarıcı olan Mustafa Kemal Atatürk, daha sonra Cumhuriyeti ilan ederek yeni devletin kurucusu da olacaktı. Halkın nezdindeki bu önemli başarıları, onun ne yaparsa doğru yapacağını ortaya koymuştu. Bunun sonucunda da yine halkın daha çağdaş seviyeye ulaşmasını sağlayacak devrimleri gerçekleştirecekti.
Bunun bilincinde olarak bu gün, daha sonraki yıllarda, gençliğe mal edilmiş ve gençlerin geleceğin büyükleri olarak bu gün nezdinde kurulan Cumhuriyeti ve devrimlerin koruyucuları olmaları için bayram yapılarak bilinçlenmeleri sağlanmıştır.
Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramımız
KUTLU OLSUN
Yeter ki MİLLİ Bayramlarımız unutulmasın
Yeter ki BİRLİK ve BERABERLİK unutulmasın.