Ümit Özlale: İktidar emek göçünü durduramadı

Politika 19.03.2023 - 22:03, Güncelleme: 19.03.2023 - 22:03
 

Ümit Özlale: İktidar emek göçünü durduramadı

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, beşinci gününde Millet İttifakı Başkanlar Buluşması’na ev sahipliği yaptı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale şöyle konuştu: “Daha iyi ekonomik fırsatlar, çalışma koşulları ve yaşam kalitesi arayışı ile binlerce insan batı kentlerine göç etti. Arkalarında da 'Varsın gidiyorlarsa gitsinler' diyen iktidar, bu ülkenin kaynakları ile yetişen ve belki de yetişmesi en zor olan gelişmiş insan kaynağını, bir kez daha başka ülkelerin yaratacağı ekonomik mucizeye hediye etti… Batıya kafa tutarmış gibi yapan bu iktidarın, bilerek veya bilmeyerek çanak tuttuğu şey, küresel güç dengesizliğine katkıda bulunmaktı. Kendi ülkesini yetenek ve donanım açısından kurak toprak haline dönüştürmekti. Batıya kafa tutarmış gibi yapan bu iktidar, bu büyük nitelikli emek göçünü durduracak hiç bir şey yapmadı… 20. yüzyılın başında bundan 100 yıl önce burada İktisat Kongresi'ni düzenleyen bağımsızlıkçı ruh, Türkiye'yi geriye götürecek bu zihniyetin tam 100 yıl önce farkına varmış. Cumhuriyetin bize en büyük kazançlarından biri dünyanın her yerinde çalışabilecek, mesleğini dünya kalitesinde yapan insanlar yetiştirmek olduk. Ama ne yazık ki onları ülkemizde tutamadık, tutamamaya devam ediyoruz. Hem bir birey olarak hem de ulus olarak sahip olduğumuz en değerli becerinin bilgi olduğu bir dünyada yaşıyoruz… Kontrol edemediğimiz, etkilerini derinden hissettiğimiz değişimler bizi dünyaya çok hızlı şekilde ayak uydurmak zorunda bırakıyor. Artık içimize kapanarak dünyayı kendimizden ibaret sanarak, yaşayamayız. Dünyadaki değişimi öngörmek ve bu değişime uyum sağlamak değil, onu yönetmek zorundayız. Dünyadaki değişimi seyretmek değil, bu değişimi yönetmek zorundayız. Bu değişimi yönetmek sadece büyük bir devlet olmanın gereği değil, aynı zamanda bu ülkenin insanlarına hak ettikleri yaşama şansını veren bir devlet de olmak gerekiyor. İşte biz de Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 21. yüzyıla mesleğini, hayatını, ülkesini, bayrağını gururla taşıyan, tökezlediğinde yanında bu devletin olduğunu bilen yeni bir toplumsal sözleşme yazmalıyız.” “Bu zihniyet yaşatamaz” “Devlet yaşatmak için vardır. Daha kırkını yeni çıkardığımız büyük deprem felaketi, devletin yaşatma vaadini yerine getiremediğini güçlü bir şekilde gösterdi. Depremde milyonlarca insanın evi yıkıldı. Geçim kaynakları yok oldu. Temel sorumluluğu vatandaşlarına değil piyasaya duyan bu zihniyet, yaşatmaz, yaşatamayacak da. O nedenle bir yandan yasımızı tutarken, diğer taraftan da bu kaybı, ana sorumluluğu yaşatmak olan, insanların yasını hissedebilen bir devlet modelini yeniden inşa etmek için kullanmalıyız. Yıkılan şehirleri, 21. yüzyılın temel sorunu olan salgınlara, afetlere hazırlıklı, yaşanabilir kentleri inşa etmek için kullanmalıyız. 21. yüzyılda yeni toplumsal sözleşmemizin ikinci unsuru ise fırsat eşitliğidir. Bugün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rizeli bir kaptanın çocuğu ile Dersimli yedi çocuklu bir ailenin çocuğu arasında seçim yapacaksak, bu cumhuriyetin bize sunduğu fırsat eşitliği sayesindedir. Fırsat eşitliği, sosyal hareketliliği teşvik etmek için elimizdeki en temel kamusal araç ise eğitimdir. Tüm çocukların içinde doğduğu ailenin ekonomik koşullarına bakılmaksızın kaliteli bir eğitim sağlanması, yoksullukla mücadele ve kalkınmada en temel kuralımız olmalı”
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, beşinci gününde Millet İttifakı Başkanlar Buluşması’na ev sahipliği yaptı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale şöyle konuştu: “Daha iyi ekonomik fırsatlar, çalışma koşulları ve yaşam kalitesi arayışı ile binlerce insan batı kentlerine göç etti. Arkalarında da 'Varsın gidiyorlarsa gitsinler' diyen iktidar, bu ülkenin kaynakları ile yetişen ve belki de yetişmesi en zor olan gelişmiş insan kaynağını, bir kez daha başka ülkelerin yaratacağı ekonomik mucizeye hediye etti… Batıya kafa tutarmış gibi yapan bu iktidarın, bilerek veya bilmeyerek çanak tuttuğu şey, küresel güç dengesizliğine katkıda bulunmaktı. Kendi ülkesini yetenek ve donanım açısından kurak toprak haline dönüştürmekti. Batıya kafa tutarmış gibi yapan bu iktidar, bu büyük nitelikli emek göçünü durduracak hiç bir şey yapmadı… 20. yüzyılın başında bundan 100 yıl önce burada İktisat Kongresi'ni düzenleyen bağımsızlıkçı ruh, Türkiye'yi geriye götürecek bu zihniyetin tam 100 yıl önce farkına varmış. Cumhuriyetin bize en büyük kazançlarından biri dünyanın her yerinde çalışabilecek, mesleğini dünya kalitesinde yapan insanlar yetiştirmek olduk. Ama ne yazık ki onları ülkemizde tutamadık, tutamamaya devam ediyoruz. Hem bir birey olarak hem de ulus olarak sahip olduğumuz en değerli becerinin bilgi olduğu bir dünyada yaşıyoruz… Kontrol edemediğimiz, etkilerini derinden hissettiğimiz değişimler bizi dünyaya çok hızlı şekilde ayak uydurmak zorunda bırakıyor. Artık içimize kapanarak dünyayı kendimizden ibaret sanarak, yaşayamayız. Dünyadaki değişimi öngörmek ve bu değişime uyum sağlamak değil, onu yönetmek zorundayız. Dünyadaki değişimi seyretmek değil, bu değişimi yönetmek zorundayız. Bu değişimi yönetmek sadece büyük bir devlet olmanın gereği değil, aynı zamanda bu ülkenin insanlarına hak ettikleri yaşama şansını veren bir devlet de olmak gerekiyor. İşte biz de Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 21. yüzyıla mesleğini, hayatını, ülkesini, bayrağını gururla taşıyan, tökezlediğinde yanında bu devletin olduğunu bilen yeni bir toplumsal sözleşme yazmalıyız.”

“Bu zihniyet yaşatamaz”
“Devlet yaşatmak için vardır. Daha kırkını yeni çıkardığımız büyük deprem felaketi, devletin yaşatma vaadini yerine getiremediğini güçlü bir şekilde gösterdi. Depremde milyonlarca insanın evi yıkıldı. Geçim kaynakları yok oldu. Temel sorumluluğu vatandaşlarına değil piyasaya duyan bu zihniyet, yaşatmaz, yaşatamayacak da. O nedenle bir yandan yasımızı tutarken, diğer taraftan da bu kaybı, ana sorumluluğu yaşatmak olan, insanların yasını hissedebilen bir devlet modelini yeniden inşa etmek için kullanmalıyız. Yıkılan şehirleri, 21. yüzyılın temel sorunu olan salgınlara, afetlere hazırlıklı, yaşanabilir kentleri inşa etmek için kullanmalıyız. 21. yüzyılda yeni toplumsal sözleşmemizin ikinci unsuru ise fırsat eşitliğidir. Bugün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rizeli bir kaptanın çocuğu ile Dersimli yedi çocuklu bir ailenin çocuğu arasında seçim yapacaksak, bu cumhuriyetin bize sunduğu fırsat eşitliği sayesindedir. Fırsat eşitliği, sosyal hareketliliği teşvik etmek için elimizdeki en temel kamusal araç ise eğitimdir. Tüm çocukların içinde doğduğu ailenin ekonomik koşullarına bakılmaksızın kaliteli bir eğitim sağlanması, yoksullukla mücadele ve kalkınmada en temel kuralımız olmalı”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.