Tarım Yazarı Yıldırım: Üretici perişan!

Ekonomi 26.06.2023 - 10:31, Güncelleme: 26.06.2023 - 22:09
 

Tarım Yazarı Yıldırım: Üretici perişan!

Kuraklık olacak diye depolar ithal buğdayla dolunca çiftçi buğdayını satamaz hale geldi. Üretici buğdayını düşük fiyatla satmak zorunda kaldığı için, buğday üretiminden vazgeçerse Türkiye, özellikle un ihracatı için daha çok ithalata muhtaç olur.
ÇİĞDEM ÖZEN/ Türkiye'de yaz aylarında kuraklık beklenirken sağanak yağışların gelmesiyle birçok tarım arazisi sular altında kaldı. Tahıl depolarında ithal ve yerli buğdayın dolu olması çiftiye yansıma zarar niteliğinde oldu. Peki, üreticiyi ve tüketiciyi önümüzdeki sene neler bekliyor? Tüm bu soruların yanıtlarını Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım Ben Haber'e değerlendirdi. Türkiye'de olumsuz hava koşullarından tarım arazileri zarar gördü. Bu yaşanan zararlar vatandaşı nasıl etkileyecek?Türkiye, 2022 yılının sonbaharından 2023’ün Şubat ayına kadar kurak geçti. Buğday başta olmak üzere birçok ürün kuraklık riski ile karşı karşıya kaldı. Kış ortasında buğday tarlaları sulandı. Aydın ve Denizli Valiliği Menderes Havzası’nda su kısıtlamasına gitti. 2021’de olduğu gibi çiftçiye denildi ki, hangi ürünü ekersen ek barajlardan sadece iki kez su verebileceğiz. Diğer bazı illerde de su kısıtlamasına gidildi. Kuraklık nedeniyle buğday, arpa başta olmak üzere birçok üründe üretimin azalacağı tahmin ediliyordu. Toprak Mahsulleri Ofisi, kuraklık olacak diye stoklarını güçlendirmek için ithalat yaptı. Özel sektör firmaları dünya fiyatlarındaki düşüşü ve hububat ürünlerindeki gümrük vergisinin sıfır olmasını fırsat bilerek ithalat yaptı. Yani kuraklık olacak senaryosuna göre bazı önlemler alındı. Barajlarda düşen su seviyesi yerel yönetimleri, bakanlıkları alarma geçirdi. Yağmur duasına çıkanlar bile oldu.  Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün her ay yayınladığı kuraklık haritalarında ülkenin her tarafı kurak, suya hasret bir manzara vardı. Mart ve Nisan ayındaki yağışlarla bu durum tersine döndü. Kuraklık riski büyük oranda azaldı. Tarımsal ürünlerin gelişiminde olumlu bir durum oluştu. Verimlilikler arttı.   Buğday beklenenden daha yüksek oldu. Sonbaharda 19 milyon ton tahmin edilirken, kuraklık riski geçince 21 milyon ton olarak tahmin edildi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6 Haziran’da 2023 ürünü buğday ve arpa alım fiyatını açıkladı. Geçen yıl 5 Haziran’da yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmıştı. Ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına geçen sene 6 bin 50 lira açıklandı sonra 400 lira daha artırıldı ve 6 bin 450 lira oldu. Ürününü Toprak mahsulleri Ofisi’ne satanlara ton başına 1000 lira da prim ödendi. Bu yıl ekmeklik buğdaya yüzde 24 artışla ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 8 bin 250 lira açıklandı. Geçen yıl olduğu gibi buğdayda ton başına 1000 lira prim verilecek. Bu yıl sadece Ofis’e ürün satanlara değil, belgelemek şartıyla Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçiler ürününü kime satarsa satsın bu primden yararlanabilecek. Kuraklık olacak diye depolar ithal buğdayla dolunca çiftçi buğdayını satamaz hale geldi. Herkes Ofis’e satmak isteyince Toprak Mahsulleri Ofisi’nden randevu almak bile zorlaştı. Buğday alım fiyatı 8 bin 250 lira olarak açıklansa da piyasada fiyat 6 liraya kadar düştü. Yani kuraklığa göre yapılan planlar, üreticiye zarar verdi. Kuraklık bir yana Mayıs ayı sonunda ve özellikle Haziran’daki aşırı yağışlar tarım ürünlerinde lokal düzeyde de olsa ciddi zararlar vermeye başladı. Ülkenin hemen her bölgesinde Mayıs-Haziran dönemindeki sağanak yağışlar, dolu yağışı bir felakete dönüştü. Birçok kent merkezinde sele neden oldu. Sellerden yaşamını yitiren vatandaşlarımız oldu. Tarım alanları da çok ciddi zarar gördü. İklim değişikliği, iklim krizi olarak adlandırılan bu değişim soframızdaki gıdaları olumsuz etkilemeye başladı. Öyle görünüyor ki, kuraklık, aşırı yağış, don, dolu ve diğer doğal felaketler bundan sonra daha sık yaşanacak. Klasik mevsim kavramı değişecek. Tarım ürünlerinde ekim, hasat dönemleri değişecek. Uzmanlar önümüzdeki Temmuz, Ağustos’ta da olumsuz hava koşullarının olabileceği konusunda uyarıyor. EKMEK FİYATI DEĞİŞECEK! Siz daha önce ekmeğin 7 TL olacağını söylemiştiniz ve bu öngörünüz gerçekleşti. Önümüzdeki kış ekmek kaç TL olabilir? Buğday fiyatının artması mutlaka ekmek fiyatına yansıyacak. Toprak Mahsulleri Ofisi, 31 Mayıs’a kadar aldığı buğdayı daha uygun fiyata un sanayicilerine satıyordu. Un sanayicileri de piyasaya daha uygun fiyatla un veriyordu. Böylece ekmek fiyatlarının artması önlenmeye çalışılıyordu. Ancak, ekmek fiyatları buna rağmen artmaya devam etti. Ofis, yeni dönemde bu regülasyonu sürdürecek mi henüz belli değil. Ekmek fiyatı sadece un fiyatına bağlı değil. Enerji, maya, işçilik gibi birçok gider kalemi var. Örneğin, asgari ücret 11 bin 402 liraya çıktı. Bunlar mutlaka ekmek fiyatına yansıyacak. Şu anda ekmeğin ilk etapta 10 liraya kadar çıkabileceği konuşuluyor.   Mart’ta yapılacak yerel seçim öncesinde ekmek fiyatının artmaması için yine çaba gösterilse de ekmek zammı kaçınılmaz olarak yapılacaktır.   TÜRKİYE POTANSİYELİNİ DEĞERLENDİREMİYOR  Yeni Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın hayata geçireceği reformlar neler,  Türkiye'nin tarımı beklediğimiz noktaya ne zaman ulaşabilir?Türkiye, 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçince, bakanlıkların yapısı tümüyle değişti. Yine bazı bakanlıklar birleştirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile birleştirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı oldu. Yeni sistemde milletvekili olanlar bakan olamıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde kimin bakan olduğu o kadar önemli değil. Tarım ve Orman Bakanlığı görevine atanan İbrahim Yumaklı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 21 yıllık iktidarının 8’inci tarım bakanı oldu. İbrahim Yumaklı,bir yılı aşkın bir süreden beri  Tarım ve Orman Bakan Yardımcısıydı. Geçen yıl Nisan’da bu göreve getirilmişti. Bakanlığa yabancı değil. Ayrıca 5 yılı aşkın süre Gübretaş Genel Müdürlüğü yaptı.  İbrahim Yumaklı, ilk açıklamasında mevcut projeleri aynen sürdüreceklerini söyledi. İklim krizi, orman ve su varlıklarının korunmasından söz etti. Gübretaş’tan geldiği için tarımsal girdilerde dışa bağımlılığı azaltacaklarını, bu konuda yerli üretimin önemine dikkat çekti. Yapısal dönüşümle gıda arz güvenliğine odaklanacaklarını, üreticiyi güçlendiren, tüketiciyi koruyan politikalar uygulayacaklarını söyledi.  Dediğim gibi bu sistemde Bakan’ın kim olduğu önemli değil. Önemli olan tarıma bakış. Türkiye’de tarımın temel sorunu, hükümetler tarafından stratejik sektör olarak görülmemesi. Hükümet değiştikçe, bakan değiştikçe tarım politikaları değişiyor. Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 21 yıllık iktidarı döneminde de gördük. Hükümet aynı partiden olsa da bakan değiştikçe politikalar değişti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile fili olarak da Cumhurbaşkanı tek karar verici oldu. Bu nedenle bakanın kim olduğu değil, tarıma bakış önemli. Tarıma gereken değer ve önem verilmezse bakan kim olursa olsun Türkiye tarımdaki potansiyelini değerlendiremez. Tarım Yasası’nda öngörülen destekler bile tarıma verilmedi. Tarım en az milli güvenlik kadar önemli denilse de milli güvenlik kadar değer verilmedi. Bu nedenle Türkiye, tarımdaki potansiyelini değerlendiremiyor.  Gerçek anlamda tarım potansiyelini değerlendirmek için öncelikleri dikkate alarak kısa, orta ve uzun vadeli politikaların ortaya konulması gerekir. Tarımda hemen sonuç alınabilecek konular da var uzun zaman isteyen konularda.  ESAS TEHLİKE YURT İÇİNDE Ukrayna'daki barajın patlatılmasının Türkiye'ye yansıması ne olur? Türkiye, buğday ithalatını ağırlıklı olarak Rusya’dan yapıyor. Mısır, ayçiçeği, soya gibi ürünleri Ukrayna’dan alıyor. Tahıl koridorunun açılmasından sonra uygun fiyata buğday da almaya başladı. Kuraklık riskinin azalması, Türkiye’nin buğday üretiminin 21 milyon ton seviyesinde olması, depolarının ithal buğdayla dolu olması nedeniyle ilk etapta pek olumsuz etkilenmeyecek. Ayrıca şu anda dünya buğday fiyatları Türkiye’ye göre daha ucuz. Bu nedenle ithalatta gümrük vergisi yüzde 130’a çıkarıldı. Asıl tehlike yurtiçinde. Üretici buğdayını düşük fiyatla satmak zorunda kaldığı için önümüzdeki ekim sezonunda buğday üretiminden vazgeçerse Türkiye özellikle un ihracatı için daha çok ithalat muhtaç olur. Önümüzdeki yıl kuraklık olursa yine sorun olur. Bu nedenle buğday üretimini ve üreticisini desteklememiz gerekiyor. Pandemi dönemi çok çabuk unutuldu. Paranız olsa bile ürün bulamayacağınız dönemler oluyor. Bu nedenle üretimden vazgeçmemek gerekiyor.
Kuraklık olacak diye depolar ithal buğdayla dolunca çiftçi buğdayını satamaz hale geldi. Üretici buğdayını düşük fiyatla satmak zorunda kaldığı için, buğday üretiminden vazgeçerse Türkiye, özellikle un ihracatı için daha çok ithalata muhtaç olur.

ÇİĞDEM ÖZEN/

Türkiye'de yaz aylarında kuraklık beklenirken sağanak yağışların gelmesiyle birçok tarım arazisi sular altında kaldı. Tahıl depolarında ithal ve yerli buğdayın dolu olması çiftiye yansıma zarar niteliğinde oldu. Peki, üreticiyi ve tüketiciyi önümüzdeki sene neler bekliyor? Tüm bu soruların yanıtlarını Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım Ben Haber'e değerlendirdi.

Türkiye'de olumsuz hava koşullarından tarım arazileri zarar gördü. Bu yaşanan zararlar vatandaşı nasıl etkileyecek?Türkiye, 2022 yılının sonbaharından 2023’ün Şubat ayına kadar kurak geçti. Buğday başta olmak üzere birçok ürün kuraklık riski ile karşı karşıya kaldı. Kış ortasında buğday tarlaları sulandı. Aydın ve Denizli Valiliği Menderes Havzası’nda su kısıtlamasına gitti. 2021’de olduğu gibi çiftçiye denildi ki, hangi ürünü ekersen ek barajlardan sadece iki kez su verebileceğiz. Diğer bazı illerde de su kısıtlamasına gidildi. Kuraklık nedeniyle buğday, arpa başta olmak üzere birçok üründe üretimin azalacağı tahmin ediliyordu. Toprak Mahsulleri Ofisi, kuraklık olacak diye stoklarını güçlendirmek için ithalat yaptı. Özel sektör firmaları dünya fiyatlarındaki düşüşü ve hububat ürünlerindeki gümrük vergisinin sıfır olmasını fırsat bilerek ithalat yaptı. Yani kuraklık olacak senaryosuna göre bazı önlemler alındı.

Barajlarda düşen su seviyesi yerel yönetimleri, bakanlıkları alarma geçirdi. Yağmur duasına çıkanlar bile oldu. 

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün her ay yayınladığı kuraklık haritalarında ülkenin her tarafı kurak, suya hasret bir manzara vardı. Mart ve Nisan ayındaki yağışlarla bu durum tersine döndü. Kuraklık riski büyük oranda azaldı. Tarımsal ürünlerin gelişiminde olumlu bir durum oluştu. Verimlilikler arttı.  

Buğday beklenenden daha yüksek oldu. Sonbaharda 19 milyon ton tahmin edilirken, kuraklık riski geçince 21 milyon ton olarak tahmin edildi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6 Haziran’da 2023 ürünü buğday ve arpa alım fiyatını açıkladı. Geçen yıl 5 Haziran’da yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmıştı. Ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına geçen sene 6 bin 50 lira açıklandı sonra 400 lira daha artırıldı ve 6 bin 450 lira oldu. Ürününü Toprak mahsulleri Ofisi’ne satanlara ton başına 1000 lira da prim ödendi. Bu yıl ekmeklik buğdaya yüzde 24 artışla ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 8 bin 250 lira açıklandı. Geçen yıl olduğu gibi buğdayda ton başına 1000 lira prim verilecek. Bu yıl sadece Ofis’e ürün satanlara değil, belgelemek şartıyla Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçiler ürününü kime satarsa satsın bu primden yararlanabilecek.
Kuraklık olacak diye depolar ithal buğdayla dolunca çiftçi buğdayını satamaz hale geldi. Herkes Ofis’e satmak isteyince Toprak Mahsulleri Ofisi’nden randevu almak bile zorlaştı. Buğday alım fiyatı 8 bin 250 lira olarak açıklansa da piyasada fiyat 6 liraya kadar düştü. Yani kuraklığa göre yapılan planlar, üreticiye zarar verdi.

Kuraklık bir yana Mayıs ayı sonunda ve özellikle Haziran’daki aşırı yağışlar tarım ürünlerinde lokal düzeyde de olsa ciddi zararlar vermeye başladı. Ülkenin hemen her bölgesinde Mayıs-Haziran dönemindeki sağanak yağışlar, dolu yağışı bir felakete dönüştü. Birçok kent merkezinde sele neden oldu. Sellerden yaşamını yitiren vatandaşlarımız oldu.

Tarım alanları da çok ciddi zarar gördü. İklim değişikliği, iklim krizi olarak adlandırılan bu değişim soframızdaki gıdaları olumsuz etkilemeye başladı. Öyle görünüyor ki, kuraklık, aşırı yağış, don, dolu ve diğer doğal felaketler bundan sonra daha sık yaşanacak. Klasik mevsim kavramı değişecek. Tarım ürünlerinde ekim, hasat dönemleri değişecek. Uzmanlar önümüzdeki Temmuz, Ağustos’ta da olumsuz hava koşullarının olabileceği konusunda uyarıyor.

EKMEK FİYATI DEĞİŞECEK!

Siz daha önce ekmeğin 7 TL olacağını söylemiştiniz ve bu öngörünüz gerçekleşti. Önümüzdeki kış ekmek kaç TL olabilir?
Buğday fiyatının artması mutlaka ekmek fiyatına yansıyacak. Toprak Mahsulleri Ofisi, 31 Mayıs’a kadar aldığı buğdayı daha uygun fiyata un sanayicilerine satıyordu. Un sanayicileri de piyasaya daha uygun fiyatla un veriyordu. Böylece ekmek fiyatlarının artması önlenmeye çalışılıyordu. Ancak, ekmek fiyatları buna rağmen artmaya devam etti. Ofis, yeni dönemde bu regülasyonu sürdürecek mi henüz belli değil. Ekmek fiyatı sadece un fiyatına bağlı değil. Enerji, maya, işçilik gibi birçok gider kalemi var. Örneğin, asgari ücret 11 bin 402 liraya çıktı. Bunlar mutlaka ekmek fiyatına yansıyacak. Şu anda ekmeğin ilk etapta 10 liraya kadar çıkabileceği konuşuluyor.   Mart’ta yapılacak yerel seçim öncesinde ekmek fiyatının artmaması için yine çaba gösterilse de ekmek zammı kaçınılmaz olarak yapılacaktır.  

TÜRKİYE POTANSİYELİNİ DEĞERLENDİREMİYOR 

Yeni Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın hayata geçireceği reformlar neler,  Türkiye'nin tarımı beklediğimiz noktaya ne zaman ulaşabilir?Türkiye, 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçince, bakanlıkların yapısı tümüyle değişti. Yine bazı bakanlıklar birleştirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile birleştirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı oldu. Yeni sistemde milletvekili olanlar bakan olamıyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde kimin bakan olduğu o kadar önemli değil. Tarım ve Orman Bakanlığı görevine atanan İbrahim Yumaklı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 21 yıllık iktidarının 8’inci tarım bakanı oldu. İbrahim Yumaklı,bir yılı aşkın bir süreden beri  Tarım ve Orman Bakan Yardımcısıydı. Geçen yıl Nisan’da bu göreve getirilmişti. Bakanlığa yabancı değil. Ayrıca 5 yılı aşkın süre Gübretaş Genel Müdürlüğü yaptı. 

İbrahim Yumaklı, ilk açıklamasında mevcut projeleri aynen sürdüreceklerini söyledi. İklim krizi, orman ve su varlıklarının korunmasından söz etti. Gübretaş’tan geldiği için tarımsal girdilerde dışa bağımlılığı azaltacaklarını, bu konuda yerli üretimin önemine dikkat çekti. Yapısal dönüşümle gıda arz güvenliğine odaklanacaklarını, üreticiyi güçlendiren, tüketiciyi koruyan politikalar uygulayacaklarını söyledi. 

Dediğim gibi bu sistemde Bakan’ın kim olduğu önemli değil. Önemli olan tarıma bakış. Türkiye’de tarımın temel sorunu, hükümetler tarafından stratejik sektör olarak görülmemesi. Hükümet değiştikçe, bakan değiştikçe tarım politikaları değişiyor. Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 21 yıllık iktidarı döneminde de gördük. Hükümet aynı partiden olsa da bakan değiştikçe politikalar değişti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile fili olarak da Cumhurbaşkanı tek karar verici oldu. Bu nedenle bakanın kim olduğu değil, tarıma bakış önemli. Tarıma gereken değer ve önem verilmezse bakan kim olursa olsun Türkiye tarımdaki potansiyelini değerlendiremez. Tarım Yasası’nda öngörülen destekler bile tarıma verilmedi. Tarım en az milli güvenlik kadar önemli denilse de milli güvenlik kadar değer verilmedi. Bu nedenle Türkiye, tarımdaki potansiyelini değerlendiremiyor. 

Gerçek anlamda tarım potansiyelini değerlendirmek için öncelikleri dikkate alarak kısa, orta ve uzun vadeli politikaların ortaya konulması gerekir. Tarımda hemen sonuç alınabilecek konular da var uzun zaman isteyen konularda. 

ESAS TEHLİKE YURT İÇİNDE

Ukrayna'daki barajın patlatılmasının Türkiye'ye yansıması ne olur?
Türkiye, buğday ithalatını ağırlıklı olarak Rusya’dan yapıyor. Mısır, ayçiçeği, soya gibi ürünleri Ukrayna’dan alıyor. Tahıl koridorunun açılmasından sonra uygun fiyata buğday da almaya başladı. Kuraklık riskinin azalması, Türkiye’nin buğday üretiminin 21 milyon ton seviyesinde olması, depolarının ithal buğdayla dolu olması nedeniyle ilk etapta pek olumsuz etkilenmeyecek. Ayrıca şu anda dünya buğday fiyatları Türkiye’ye göre daha ucuz. Bu nedenle ithalatta gümrük vergisi yüzde 130’a çıkarıldı. Asıl tehlike yurtiçinde.

Üretici buğdayını düşük fiyatla satmak zorunda kaldığı için önümüzdeki ekim sezonunda buğday üretiminden vazgeçerse Türkiye özellikle un ihracatı için daha çok ithalat muhtaç olur. Önümüzdeki yıl kuraklık olursa yine sorun olur. Bu nedenle buğday üretimini ve üreticisini desteklememiz gerekiyor. Pandemi dönemi çok çabuk unutuldu. Paranız olsa bile ürün bulamayacağınız dönemler oluyor. Bu nedenle üretimden vazgeçmemek gerekiyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.