Psikiyatri alanında yardım almak, güçsüzlük değildir!
Psikiyatri alanında yardım almak, güçsüzlük değildir!
Ekonomik sorunlar, hayatı zorlaştıran noktalar artmaya başladığı günümüzde, kent yaşamı daha zorlayıcı ve stresli yaşam alanı olarak karşımıza çıkıyor. Hayatımızı kolaylaştırmak için psikiyatri desteği almaktan çekinmemiz gerektiğini vurgulayan Uzman Dr. Yaprak Arslan, “Biz toplumsal olarak diğer sistem hastalıklarına gösterdiğimiz kabulü ve desteği, psikiyatrik hastalıklarda göstermiyoruz” dedi.
ÇİĞDEM ÖZEN / BEN HABER
Gündelik yaşamda özellikle son yaşanan olayların hayatımıza olumsuz etkileri, deprem ve covid gibi bir süreçten geçmemiz nedeniyle psikiyatriye başvuru ve ilaç kullanımının arttığı yapılan araştırmalarda da kanıtlandı.
Sosyal hayatın zorluklarıyla mücadele etmeye çalışan kişi aynı zamanda maalesef 'toplumsal etiketleme' ile de karşı karşıya kalıyor. Uzman Dr. Yaprak Arslan, konuyu Ben Haber'e değerlendirirken, “Hastalarımızı en çok zorlayan noktalardan bir tanesi de maalesef bu durum. İhtiyaç duyduğunuz bir noktada destek alırsanız etiketleneceğiniz, damgalanacağınız kaygısı, tedaviye ulaşma konusunda sizi daha çok zora sokuyor. Aslında bunun temelinde toplumsal bilgi eksikliği ve damgalanma kaygısı var. Biz toplumsal olarak diğer sistem hastalıklarına gösterdiğimiz kabulü ve desteği, psikiyatrik hastalıklarda göstermiyoruz. Bu da tabii ki yardım alma ihtiyacı olan kişiyi anlaşılamama, kendini ifade etmekten kaçınma, destek aramaktan kaçınma, daha da yalnızlaşma gibi zor durumlara itebiliyor.” şeklinde ifade etti.
PSİKİYATRİ İLAÇLARINA ÖN YARGI ORTADAN KALKMALI!
Uzman Dr. Yaprak Arslan, psikiyatrik hastalıklar konusunda bilgi eksikliğini açıklamak gerektiğini, psikiyatrik tedaviye neden başlandığını ve tedavinin neyi düzelttiğini şöyle açıkladı; “Psikiyatrik ilaçlar, beynimizdeki bazı kimyasal dengesizlikleri düzenleyip, beynin normal işlevini geri kazanmasına yardımcı oluyor. Buradaki temel hedefimiz, hastanın kişiliğinin değişmesi ya da baskılanması değil, tam tersi işlevselliğinin yerine gelmesi, geri kazanılması ve kendi öz potansiyeline ulaşması hedefleniyor. Hastalık tedavi edildiği zaman birey kendi haline geri dönebiliyor. Nasıl diyabet tedavisinde ya da hipertansiyon tedavisinde ilaç kullanıyoruz, psikiyatrik hastalıklarda da ilaçlar tedavinin bir aracıdır. Bunu başka bir sistemle örneklendirmek gerekirse, diyabet hastasındaki pankreas yeterli insülin salgılayamıyor. O yüzden insülin salgılımını düzenleyen ilaçlar ya da insülini direkt veriyoruz. Psikiyatrik hastalıklarda da duygu, düşünce ve davranışları düzenleyen kimyasalları salgılayan beyin hücrelerinde bir yetersizlik oluyor ve hücresel iyileşmeyi ilaçlarla sağlıyoruz.” dedi.
“SEN HALLEDERSİN, İLACA GEREK YOK” YAKLAŞIMIN HASTAYA BİR YÜK DAHA GETİRİYOR!
Toplumdaki ‘sen halledersin ilaca gerek yok” söylemlerinin de yanlış bir yaklaşım olduğunu ifade eden Arslan, “Diğer sistem hastalıklarında “senin bir şeyin yok, kendin halledersin” diyemediğimiz, bunu bir güçsüzlük simgesi olarak görmediğimiz gibi aynı şekilde beynimizde duygu, düşünce ve davranışlarımızı etkileyen hücreler hastalandığında da “kendin halledersin” deme şansımız yok. Dışarıdan bakıldığında hasta gibi görünmüyor olmak, nasıl hissettiğini açıklama ve bunu ispat etmeye çalışma, hastanın mevcut sorununa bir yük daha getiriyor. Bu da tabii ki tedaviye başvurmama, ilaç almama ya da tedaviyi erken bırakma gibi durumlarla sonuçlanabiliyor. Bütün bunlar aslında sürecin sekteye uğramasına, hastalığın devam etmesine, komplike olmasına sebep oluyor. Psikiyatrik bir hastalığın belirtilerini görmezden gelmek, “sen bunu kendin çözersin” demek ve komplike olmasına, başka şeylerle sonuçlanmasına yol açmakla aynı şey. “ diye vurguladı.
TEDAVİYİ ERTELEMEK HASTANIN KOMAYA GİRMESİ DEMEK!
Ülkenin içinde bulunuğu şiddet sarmalının ana nedenlerinden bir tanesinin, psikiyatrik destek almayı reddetmek olduğunu söyleyen Arslan, “Maalesef cinnet getirme, intiharı olayları son zamanlarda çok fazla duyduğumuz şeyler. Biraz önce anlatmaya çalıştığım komplike oluyor ve önüne geçemiyoruz dediğim noktalar tam olarak bu durum. Kişinin geldiği noktayı psikiyatrinin koması gibi değerlendirebiliriz. Aslında bu noktaya gelmeden önüne geçebileceğimiz çok şey var. O nedenle kendimizde ya da bir yakınımızın böyle hissettiğini fark ettiğiniz zaman, diğer hastalarda olduğu gibi onu da yargılamadan yardım alabileceği, işin ehline götürmek, doktoruna götürmek gerekiyor.” dedi.
YARDIM ALMAK GÜÇSÜZLÜK GÖSTERGESİ DEĞİLDİR
Uzman Dr. Yaprak Arslan, ilaçlarla ilgili önyargıların destek almayı güçleştiren sebeplerden biri olduğunu ifade ederken, “Bağımlılık yapar mı, başladık artık ömür boyu içecek miyiz gibi kişilerin bir takım kaygıları olabiliyor. Hayır, böyle bir şey yok. En doğru tedaviyi işin uzmanına sorarak, doktorumuzla kaygılarımızı, sorunlarımızı paylaşarak en olumlu sonuca ve tedaviye ulaşma şansını bulabiliriz. O yüzden önerim şu olabilir; sadece danışmak bile olsa çekinmesinler, yardım almak, güçsüzlük göstergesi değildir” şeklinde belirtti.