Özgener’den seçim sonrası mesajı

Ekonomi 27.04.2023 - 12:18, Güncelleme: 27.04.2023 - 12:18
 

Özgener’den seçim sonrası mesajı

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, seçim sonrası ekonomik beklentileri hakkında konuştu.
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yaklaşan seçimlerin ardından ekonomik beklentilerini açıkladı. Özgener, “Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi amacıyla enflasyonla ilgili önümüzdeki 5 yıllık hedeflerin gerçekçi bir şekilde revize edilmesini bekliyoruz. Ülkemizin yeniden güçlü bir şekilde doğrudan yabancı sermaye akımlarını çekmesi için uluslararası finans dünyasına güven tesis edilmesine yönelik adımların atılmasını diliyoruz” dedi. 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri dolayısıyla ekonominin geri planda kaldığını kaydeden Başkan Özgener, dünya piyasaları, ekonominin gelecekte yol alacağı boyutlara odaklanmışken; ülkemizde seçim gündemi ön plana çıktığı için ekonominin ikinci plana atıldığını ve gündemin kısa vadeli tartışmalar etrafında döndüğünü, çözüm için odaklanılması gereken asıl politikalar yerine detaylar üzerine yoğunlaşıldığını ifade etti. “Gerçekçi revizyon” İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Özgener, seçimlerin ardından enflasyonla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini vurgularken, “Ülkemizin seçim sonrası ekonomi politikalarında, kim için, nasıl ve ne fayda yaratılacağı konusunda bir vizyon sunulması giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu kapsamda seçim sonrası dönemde hayata geçirilmesini beklediğimiz konularla ilgili görüş ve önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi amacıyla enflasyonla ilgili önümüzdeki 5 yıllık hedeflerin gerçekçi bir şekilde revize edilmesini bekliyoruz. Ülkemizin yeniden güçlü bir şekilde doğrudan yabancı sermaye akımlarını çekmesi için uluslararası finans dünyasına güven tesis edilmesine yönelik adımların atılmasını diliyoruz” dedi “Güvenin azaldığı sinyalleri veriliyor” Yeni Ekonomik Program’la ortaya çıkan kur korumalı mevduatlarda önemli değişiklikler yapıldığını, TL mevduata geçişi özendirmek amacıyla 2021 yılı Aralık ayında ortaya çıkarılan bu tasarruf aracında Nisan ayı başında yapılan yeni düzenlemeyle faizde üst tavan ve 3 ay vade şartının kaldırıldığını hatırlatan Özgener, son iki haftada ise döviz alış-satış arasındaki marjın artırıldığına işaret etti. İkili kurun ihracat üzerinde yarattığı olumsuz etkileri gündeme getiren Özgener sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkez Bankası kuru ile serbest piyasa kurları arasında farkın açılmaya başladığını, bankaların alım-satım işlemleri arasında 1 liralık bir fark oluştuğunu görüyoruz. 1 liralık fark, alış-satış farkının yüzde 5 olması anlamına geliyor. Bu durum, ihracat karşılığı dövizi bozduran firmanın aynı zamanda dövizle ödeme taahhüdü veya döviz kredisi varsa, bankadan alacağı dövizin maliyetini artırdığından zarar etmesine neden oluyor ve döviz taahhüdünü kapatamıyor. İhracatçılarımızı doğrudan etkileyen bu gibi mevzuat değişiklikleri, ihracatçılarımızın işlerini sürdürmelerinde engel teşkil ediyor. Finansmana erişim ve döviz işlemlerinde serbest piyasa, serbest kur ve serbest kambiyo rejimine uygun olmayan uygulama ve işlemler yapılmakta. Özellikle de, ihracatçılarımızı doğrudan etkileyen regülasyonlar, maalesef ihracatçılarımızı nefes alamayacakları noktaya getirdi. İhracat bedellerinin en az yüzde 40’ının düzenleyen bankaya satılması zorunluluğu uygulaması başta olmak üzere, dövize alım-satımına yönelik getirilen ve her geçen gün değişen uygulamalar; piyasalarımızı gereğinden fazla sıkıştırıyor ve kararlar piyasalardaki oynaklığı daha fazla artırıyor.” “Tahribat büyüyor” Mahmut Özgener, 13 Haziran 2022’de “İhracat ve Döviz Kazandırıcı Hizmetler Reeskont Kredisi Uygulama Talimatı”nı güncelleyen Merkez Bankası’nın Türk Lirası cinsi reeskont kredisi kullanacak ihracatçılar için vadeleri uzattığını, faiz oranlarını düşürdüğünü ve ihracatçının “bir ay döviz almamayı taahhüt etmesi” zorunluluğunu getirdiğini de hatırlatırken, “Buna göre, TL reeskont kredilerinden yararlanmak için ihracat bedellerinde mevcutta uygulanan “yüzde 40 Merkez Bankası’na satış koşulu”na ilave olarak, firma yine bu bedelin en az yüzde 30’unu bir bankaya satmayı da taahhüt edecek. Ayrıca, Merkez Bankasının bankalara dövizde işlem saati kısıtlaması getirmesini ve müşterileri için piyasadan saat 13.00’e kadar döviz alabilmelerine izin vermesini, tüm müşterilere her bankanın satabileceği toplam döviz miktarına banka bazında ayrı ayrı günlük limit getirilmesini son derece hatalı bir karar olarak değerlendiriyoruz. Bütün bu uygulamalar döviz işlemleri üzerindeki artan kısıtlamalara işaret ediyor ve belirsizliğin yarattığı güven ortamı ile ilgili önemli sinyaller veriyor. Dünya ekonomisi ile bütünleşme çabalarını sürdüren Türkiye’nin dış imajına zarar verebilecek ve serbest piyasa ekonomisinden adım adım uzaklaşma olarak algılanabilecek bu kararlardan bir an önce vazgeçilmesini bekliyoruz. İş insanları para, sermaye ve döviz piyasalarında her türlü işlemi serbestçe yaparak üretim, ihracat ve ithalat için gereken nakit yönetimini gerçekleştirmek zorundadır” diye konuştu. En pahalı paranın “olmayan para” olduğunu dile getiren Özgener, “Bütün konuşmalarımda sürekli olarak dikkat çektiğim güven, istikrar, tutarlılık ve öngörülebilirlik gibi kavramlar, biz iş insanlarının beklentileri olarak bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bu değişiklikler, faizleri düşük tutmak amaçlı politikaların yarattığı tahribatı da işaret ediyor. Çünkü politika faizleri düşük tutulmaya devam edilse bile, piyasalar enflasyon ve reel faize göre kendi fiyatlamalarını yapmak durumunda kalıyor. İçinden geçtiğimiz süreçte döviz kurunun baskılanmasına karşın ülkemiz ekonomisindeki cari dengenin giderek bozulduğuna şahit oluyoruz. Kura müdahale süreci ve boyutunun uzamasının finansal piyasalardaki istikrarı zedelediğini de görüyoruz. Bu durumun şirket ve banka bilançolarında da tahribat yaratması söz konusu. Bu konuların seçim sonrası süreçte hassasiyetle yönetilmesi gerektiği düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, seçim sonrası ekonomik beklentileri hakkında konuştu.

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yaklaşan seçimlerin ardından ekonomik beklentilerini açıkladı. Özgener, “Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi amacıyla enflasyonla ilgili önümüzdeki 5 yıllık hedeflerin gerçekçi bir şekilde revize edilmesini bekliyoruz. Ülkemizin yeniden güçlü bir şekilde doğrudan yabancı sermaye akımlarını çekmesi için uluslararası finans dünyasına güven tesis edilmesine yönelik adımların atılmasını diliyoruz” dedi.

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri dolayısıyla ekonominin geri planda kaldığını kaydeden Başkan Özgener, dünya piyasaları, ekonominin gelecekte yol alacağı boyutlara odaklanmışken; ülkemizde seçim gündemi ön plana çıktığı için ekonominin ikinci plana atıldığını ve gündemin kısa vadeli tartışmalar etrafında döndüğünü, çözüm için odaklanılması gereken asıl politikalar yerine detaylar üzerine yoğunlaşıldığını ifade etti.

“Gerçekçi revizyon”

İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Özgener, seçimlerin ardından enflasyonla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini vurgularken, “Ülkemizin seçim sonrası ekonomi politikalarında, kim için, nasıl ve ne fayda yaratılacağı konusunda bir vizyon sunulması giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu kapsamda seçim sonrası dönemde hayata geçirilmesini beklediğimiz konularla ilgili görüş ve önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesi amacıyla enflasyonla ilgili önümüzdeki 5 yıllık hedeflerin gerçekçi bir şekilde revize edilmesini bekliyoruz. Ülkemizin yeniden güçlü bir şekilde doğrudan yabancı sermaye akımlarını çekmesi için uluslararası finans dünyasına güven tesis edilmesine yönelik adımların atılmasını diliyoruz” dedi

“Güvenin azaldığı sinyalleri veriliyor”

Yeni Ekonomik Program’la ortaya çıkan kur korumalı mevduatlarda önemli değişiklikler yapıldığını, TL mevduata geçişi özendirmek amacıyla 2021 yılı Aralık ayında ortaya çıkarılan bu tasarruf aracında Nisan ayı başında yapılan yeni düzenlemeyle faizde üst tavan ve 3 ay vade şartının kaldırıldığını hatırlatan Özgener, son iki haftada ise döviz alış-satış arasındaki marjın artırıldığına işaret etti.

İkili kurun ihracat üzerinde yarattığı olumsuz etkileri gündeme getiren Özgener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Merkez Bankası kuru ile serbest piyasa kurları arasında farkın açılmaya başladığını, bankaların alım-satım işlemleri arasında 1 liralık bir fark oluştuğunu görüyoruz. 1 liralık fark, alış-satış farkının yüzde 5 olması anlamına geliyor. Bu durum, ihracat karşılığı dövizi bozduran firmanın aynı zamanda dövizle ödeme taahhüdü veya döviz kredisi varsa, bankadan alacağı dövizin maliyetini artırdığından zarar etmesine neden oluyor ve döviz taahhüdünü kapatamıyor. İhracatçılarımızı doğrudan etkileyen bu gibi mevzuat değişiklikleri, ihracatçılarımızın işlerini sürdürmelerinde engel teşkil ediyor. Finansmana erişim ve döviz işlemlerinde serbest piyasa, serbest kur ve serbest kambiyo rejimine uygun olmayan uygulama ve işlemler yapılmakta. Özellikle de, ihracatçılarımızı doğrudan etkileyen regülasyonlar, maalesef ihracatçılarımızı nefes alamayacakları noktaya getirdi. İhracat bedellerinin en az yüzde 40’ının düzenleyen bankaya satılması zorunluluğu uygulaması başta olmak üzere, dövize alım-satımına yönelik getirilen ve her geçen gün değişen uygulamalar; piyasalarımızı gereğinden fazla sıkıştırıyor ve kararlar piyasalardaki oynaklığı daha fazla artırıyor.”

“Tahribat büyüyor”

Mahmut Özgener, 13 Haziran 2022’de “İhracat ve Döviz Kazandırıcı Hizmetler Reeskont Kredisi Uygulama Talimatı”nı güncelleyen Merkez Bankası’nın Türk Lirası cinsi reeskont kredisi kullanacak ihracatçılar için vadeleri uzattığını, faiz oranlarını düşürdüğünü ve ihracatçının “bir ay döviz almamayı taahhüt etmesi” zorunluluğunu getirdiğini de hatırlatırken, “Buna göre, TL reeskont kredilerinden yararlanmak için ihracat bedellerinde mevcutta uygulanan “yüzde 40 Merkez Bankası’na satış koşulu”na ilave olarak, firma yine bu bedelin en az yüzde 30’unu bir bankaya satmayı da taahhüt edecek. Ayrıca, Merkez Bankasının bankalara dövizde işlem saati kısıtlaması getirmesini ve müşterileri için piyasadan saat 13.00’e kadar döviz alabilmelerine izin vermesini, tüm müşterilere her bankanın satabileceği toplam döviz miktarına banka bazında ayrı ayrı günlük limit getirilmesini son derece hatalı bir karar olarak değerlendiriyoruz. Bütün bu uygulamalar döviz işlemleri üzerindeki artan kısıtlamalara işaret ediyor ve belirsizliğin yarattığı güven ortamı ile ilgili önemli sinyaller veriyor. Dünya ekonomisi ile bütünleşme çabalarını sürdüren Türkiye’nin dış imajına zarar verebilecek ve serbest piyasa ekonomisinden adım adım uzaklaşma olarak algılanabilecek bu kararlardan bir an önce vazgeçilmesini bekliyoruz. İş insanları para, sermaye ve döviz piyasalarında her türlü işlemi serbestçe yaparak üretim, ihracat ve ithalat için gereken nakit yönetimini gerçekleştirmek zorundadır” diye konuştu.

En pahalı paranın “olmayan para” olduğunu dile getiren Özgener, “Bütün konuşmalarımda sürekli olarak dikkat çektiğim güven, istikrar, tutarlılık ve öngörülebilirlik gibi kavramlar, biz iş insanlarının beklentileri olarak bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bu değişiklikler, faizleri düşük tutmak amaçlı politikaların yarattığı tahribatı da işaret ediyor. Çünkü politika faizleri düşük tutulmaya devam edilse bile, piyasalar enflasyon ve reel faize göre kendi fiyatlamalarını yapmak durumunda kalıyor. İçinden geçtiğimiz süreçte döviz kurunun baskılanmasına karşın ülkemiz ekonomisindeki cari dengenin giderek bozulduğuna şahit oluyoruz. Kura müdahale süreci ve boyutunun uzamasının finansal piyasalardaki istikrarı zedelediğini de görüyoruz. Bu durumun şirket ve banka bilançolarında da tahribat yaratması söz konusu. Bu konuların seçim sonrası süreçte hassasiyetle yönetilmesi gerektiği düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.