Sanal arkadaşlık mı, gerçek dostluk mu?
Sanal arkadaşlık mı, gerçek dostluk mu?
Dostu olanlar daha mutlu olurken, olumlu ilişkiler psikolojik iyi oluşa katkı sağlıyor. İnsanın sosyal bir varlık olarak iletişim kurmak istediğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Fatma Turan, doğduğu andan itibaren çevresiyle bir iletişim içinde olan bireylerin varlığını devam ettirebilmesi için ilişkilere ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fatma Turan, dostluk ilişkisinin insanın hayatındaki yeri ve önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Olumlu ilişkiler psikolojik iyi oluşumuza katkı sağlıyor
Yapılan bir araştırmaya göre, dostu olanlar çok daha mutlu. Bu da iyi ilişkileri olanların daha mutlu olduğunu ortaya koyuyor.
Kişinin yaşamında diğer insanlarla kurmuş olduğu ilişkilerin önemli bir yere sahip olduğunu belirten Pozitif Psikoloji Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Fatma Turan, “Günlük yaşamımızda çevremizdeki kişilerle kurduğumuz olumlu ilişkiler kendimizi mutlu hissetmemizi sağlar ve psikolojik iyi oluşumuza önemli katkıda bulunur. Pozitif psikolojinin kurucusu Martin Seligman psikolojik iyi oluşu yeterli düzeyde olan kişilerin; yaşamlarında olumlu duyguları daha sıklıkla yaşayan, çevresindeki kişilerle derin ve doyurucu ilişkiler kurabilen, hayatının bir amacı ve anlamı olduğuna inanan, kendisini başarılı hisseden, tutkuyla bağlanabildiği, onunla meşgulken zamanı unutabildiği ve keyif alabildiği meşguliyetleri olan özelliklere sahip olduğunu ifade eder. Bu noktadan hareketle çevresindeki kişilerle karşılıklı güvene, saygı ve sevgiye dayalı ilişkiler kurabilen kişilerin kendilerini daha iyi hissettiklerini ve psikolojik iyi oluşlarına önemli katkılarda bulunduklarını ifade edebiliriz. Çevremizde değerlerimizin, duygularımızın ve hassasiyetlerimizin farkında olan kişilerin olması ve onlarla karşılıklı güven, saygı, sevgi çerçevesinde ilişkilerde bulunmak mutluluğumuza önemli katkıda bulunmaktadır.” dedi.
“Varlığımızı devam ettirebilmek için ilişkilere ihtiyacımız var”
İnsanın sosyal bir varlık olarak iletişim kurmak istediğini ve bu yüzden yalnızlığın insana mahsus olmadığını hatırlatan Turan, “Doğduğumuz andan itibaren varlığımızı ortaya koymak ve varlığımızın diğerleri tarafından fark edilmesi, önemsenmesi için birçok davranış sergiliyoruz. Bir bebek ağlama davranışı ile var olduğunu, ihtiyaçları olduğunu ve yaşamının devamı için bu ihtiyaçların karşılanması gerektiğini bize söylüyor. Hem biyolojik hem duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanması sonucu bu yaşamda bir anlam bulmaya ve amaç oluşturmaya çalışıyoruz. Yani doğduğumuz andan itibaren çevremizdeki kişilerle bir etkileşim ve iletişim içindeyiz ve yaşamda varlığımızı devam ettirebilmek için ilişkilere ihtiyacımız var. Zaman içerisinde çevremizdeki kişilerle kurduğumuz ilişkiler ve model alma yoluyla, öğrenmeyle biz de ilişki kurmayı öğreniyor, sosyal bir varlık olarak yaşantımıza devam ediyoruz. Bu noktada kendi duygularımızın ve değer yargılarımızın farkında olarak çevremizdeki kişilerle sağlıklı ilişkiler kurmak, yalnızlık duygusuyla baş edebilmemiz için bize önemli katkılar sunuyor.” şeklinde konuştu.
Gerçek dostluk ilişkisinde mesafelerin bir önemi yok
Karşılıklı güven duymanın, değer yargıları ve kişisel hassasiyetlere önem vermenin, kişisel sınırlara saygı duyma ve sevgi dostluk bağının temelini oluşturduğunu ifade eden Turan, “İyi bir dostluk ilişkisinde; kişinin kendisi için istediği güzel şeyleri karşısındaki kişi için de istiyor olması ve kendi yaşamında olmasını istemediği olumsuz yaşantıları karşısındaki kişinin de yaşamasını istemiyor olması oldukça önemli bir yere sahiptir. Gerçek bir dostluk ilişkisinde mesafelerin bir önemi yoktur ve bizim toplumumuzda konuyla ilgili ‘iki elim kanda olsa gelirim’ sözü vardır. Burada dostluğa verilen önem ve değer vurgulanmakta, kişinin kendi gücü ve yetenekleri doğrultusunda dostunun bir ihtiyacı olduğunda ona destek olabilmek için pek çok zorluğun üstesinden gelebileceği ifade edilmektedir.” açıklamasını yaptı.
Karşılıklı sınırlı iyilik ve sınırlı fedakârlık kavramları önemli
Dostluk ilişkisinin korunması ve sağlıklı bir şekilde devam edebilmesinde; karşılıklı güven, sevgi, saygı, hassasiyetlere önem ve değer vermenin, kişisel sınırları muhafaza etmenin önemli mihenk taşlarını oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Fatma Turan, “Bu noktadan hareketle dostluk ilişkisinde karşılıklı sınırlı iyilik ve sınırlı fedakârlık kavramları da oldukça önemlidir. Sınırlı derken dostluk adına karşımızda kişinin özel hayatına girmeden, onun ihtiyaçları noktasında kendi yapabileceklerimizi maddi manevi olarak açık ve net bir şekilde ifade ederek davranışlarımızı ortaya koymak önemlidir. ‘Senin için yapabileceğim bir şey var mı? Bu konuda sana nasıl yardımcı olabilirim?’ soruları çok değerlidir. Biz genelde dostluk kavramını yanlış anlayabiliyoruz. ‘Senin için her şeyi yaparım, senin her ihtiyacını karşılarım.’ Hiçbirimiz tüm güce sahip değiliz, elimizde sihirli değnekler de yok. Her birimizin kendine ait gerçekleri var, bu gerçeklerin farkında olarak ilişkilerimizi düzenlemek ve davranışlarımızı ortaya koymak durumundayız.” diye konuştu.
Dostluk ve arkadaşlık ilişkisi farklı
“Kişiler, farklı bakış açıları, değer yargıları, hassasiyetleri olan kişilerle arkadaşlık kurabilirler.” diyen Turan, “Bununla birlikte dostluk ilişkilerinde benzer duygulara, düşünce yapılarına, yaşam amacına ve anlamına sahip olmak, değer yargıları ve hassasiyetlerinin benzer olması oldukça önemli bir yere sahiptir. Dostluk ilişkisinde kişi, kendiyle ilgili özel paylaşımlarda bulunabilmekte ve sorunlarının çözümü adına yardım talebinde bulunabilmekte iken, arkadaşlık ilişkisinde sınırlar daha belirgindir.” dedi.
Kişi daha sağlıklı ilişkiler kurabilir
‘Dostunu düşmanını bileceksin’ atasözünün gerçek hayatta uygulanabilir olup olmadığını da değerlendiren Turan, “Dost ya da düşman kavramlarından ziyade bu sözü günlük yaşamda şu şekilde davranışlarımıza yansıtabiliriz. Kişi yaşam olayları içerisinde kendisiyle ilgili farkındalıklarını artırdıkça ilişki içindeki sınırlarını da belirlemekte ve daha sağlıklı ilişkiler kurabilmektedir. Bu noktadan hareketle kişi kendisine saygı duyulduğunu, kendisinin duygu, düşünce, değer ve hassasiyetlerine önem verildiğini hissettiği, motivasyonunu yükselten ilişkilere ve kişilere daha fazla emek verirken, ifade ettiğimiz özelliklere sahip olmayan ilişkiler ve kişilerden uzak durabilir.” açıklamasını yaptı.
Sanal arkadaşlıklar yerine gerçek dostluklar kurulmalı
Artan dijitalleşmenin dostluğun ve mutluluğun seyrine etkileri konusunda, günlük yaşamımızda dijital ortamdan uzak kalmamızın mümkün görülmediğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Fatma Turan, “Bu ortamda kişiler kendilerini olduklarından farklı ve kendi gerçeklerinden uzak bir şekilde gösterebilmektedirler. Karşımızdaki kişiyi doğru tanıyabilmek ve kendimizi koruyabilmek adına dijital ortamda oldukça dikkatli ve özenli hareket etmek durumundayız. Özellikle sanal ortamda yeni tanıştığımız kişilere karşı daha sınırlı hareket etmemiz, kendimizle ilgili özel bilgileri ve görselleri paylaşmamamız oldukça önem arz etmektedir.” dedi.
Dijitalleşen dünyada dostluk ilişkisinin daha da önem kazandığını vurgulayan Turan sözlerini şöyle tamamladı:
“Mış gibi yaşamlardan ziyade gerçekten duygularımızı hissedebilecek, ihtiyacımız olduğunda yanımızda olacağını bildiğimiz kişilerle ilişki kurmaya özen göstermeli ve emeğimizi bu yönde ortaya koymalıyız. Genel olarak ilişkilerimizde hatalarımız olabilir ve bu çok olağan bir durumdur. Bununla birlikte ilişkilerdeki hatalarımızı fark edip, karşımızdaki kişiyle bunları açık ve net bir şekilde konuşabilmek ve uzlaşmacı bir şekilde ortak nokta da buluşabilmek hem arkadaşlık hem de dostluk ilişkilerimizin daha sağlıklı bir şekilde devam edebilmesine önemli katkılarda bulunacaktır.