Bahçeli: Teröristbaşı Meclis'te konuşsun; terörün bittiğini haykırsın
Bahçeli: Teröristbaşı Meclis'te konuşsun; terörün bittiğini haykırsın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" dedi.
MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak netlikte konuşacağını belirterek, "Bugün milli birlik ve kardeşlik duygumuzun üzerine gerilmek istenen yabancı menşeli örtüyü kaldıracağım. Alışıldık söylem kalıplarından az da olsa taşmanın vakti geldiyse, o vakit bu vakittir. Mevcut ve muayyen gerçeklere dayanarak muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım" dedi.
'TÜRKİYE EKONOMİSİ SÜREKLİ İLERLEME HALİNDEDİR'
Bu sıcak gündem konusuna geçmeden önce diğer bazı düşüncelerini paylaşmak istediğini söyleyen Bahçeli, "Türkiye'nin çözemeyeceği, altından kalkamayacağı, üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim, yeter ki dileyelim, yeter ki irade gösterip sırt sırta verelim, bu suretle hiçbir engelin karşımızda duramayacağını görürüz. Özellikle değinmeyi yararlı görüyorum ki, Türk milliyetçiliğinin ve Türk milliyetçilerinin var olan her meseleye karşı söyleyecek sözü, verecek cevabı vardır ve bundan kuşku duymak ise beyhude çırpınıştır. Bunlardan birisi olan Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmış; 'battık, bittik, tükendik, mahvolduk' diyen felaket tellallarının yüzünü kızartmış, hepsine mahcubiyet yaşatmıştır. Milli gelirimiz 1,1 trilyon dolar sınırını aşmıştır. Cari açıkla dış ticaret açığı inişe geçmiştir. Ekonomik büyüme her yıl ortalama yüzde 5'in üzerinde gerçekleşerek Türkiye'nin dinamik ve üretken yönünü teyit etmiştir. İhracatımız 260 milyar doların üzerine çıkmıştır. Küresel ve bölgesel gerilimlere rağmen Türkiye ekonomisi eski teorik şemalara sığmayan, ezbere dayanan şablonlara hapsolmayan bir özellikle sürekli ilerleme, sürekli gelişme halindedir" dedi.
'DAR GELİRLİ İNSANLARIMIZI ASLA YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ'
Küresel ve bölgesel gelişmelere rağmen Türkiye'nin ekonomi alanında gösterdiği performansın anlamlı ve değerli olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bu yılın ilk sekiz ayında işsizlik oranının yüzde 8,5'e gerilemesi umutları tazelemiş, ekonomiye duyulan güveni tetiklemiş, stagflasyon uyarısı yapanları ters köşeye yatırmıştır. İstihdam sayısı 33 milyona, istihdam oranı da yüzde 50'ye yaklaşmıştır. Dünyada sular durulmazken, Türkiye'nin akılcı, atılgan ve azimli politikalarıyla öne çıkması ve pozitif ayrışması siyasal istikrarı perçinleyecek ekonomik istikrarın bize göre müjdesi olmuştur. Bilinmelidir ki, Cumhurbaşkanlığı Kabinemizin yanındayız. Ekonomi yönetimine güveniyoruz, doğru yolda olduklarını ve doğru politikalarla Türkiye ekonomisinin önüne koyulan takozları teker teker kaldırdıklarını müsterih bir vicdan eşliğinde görüyoruz. Döviz kuru, faiz ve enflasyon kuşatmasını güç birliği yaparak kıracağız. Ekmeği büyüteceğiz, sofralarımızı dolduracağız, dar ve orta gelirli insanlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Türkiye'nin güçlü altyapısı, Allah'ın lütfu olan insan varlığı ve muazzam coğrafi imkanları, üretim kabiliyeti ve sivrilen ülke markası ekonomide yeni çığırların açılacağının habercisi ve güvencesidir. Türk ve Türkiye Yüzyılı, aynı zamanda sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasal reformlarla pekişecektir. Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine, tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten hakkaniyetli pay veren bir Türkiye'ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir" diye konuştu.
'BUNLAR TIBBİ ARTIK, ÖLÜM VE SOYGUN ÇETESİ'
Ardından İstanbul'daki 'Yenidoğan çetesi' soruşturmasına değinen Bahçeli, "Yeni doğan bebekleri, SGK'dan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın aklına getiremeyeceği, havsalasının alamayacağı, kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar emin olunuz sadece sağlık çalışanlarımızın değil, insanlığın yüz karalarıdır. 'Yenidoğan çetesi' denilerek dünyaya gelen her bebeğe aslında haksızlık yapılıyor, bunlar olsa olsa tıbbi artık, ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur. Sağlık Bakanlığı vaziyete zamanında müdahil olmuştur. Görevi suiistimal, savsaklama, kötüye kullanma diye bir şey de söz konusu değildir. Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Adli süreç zamanında işletilmiş, polis ve jandarmamız eşgüdüm halinde suçluların peşine düşmüştür. Peki Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir? Sağlık alanındaki parlak gelişmeleri karalamak nasıl bir politik angajmanın ürünü, neyin hazırlığı, kimlerin talimat veya tembihidir? Yargıya taşınmış ağır ve vahim bir olayı anında istismar etmek, siyasete pervasızca malzeme yapmak, önüne gelene çamur sıçratmak art niyetlilik, hatta ahlaksızlık değil midir? Sağlık Bakanımızın istifasını isteyenlerin, orada burada şov yapanların bebeklerin hakkını savunmak veya insan hayatına sahip çıkmak gibi bir dertleri yoktur. Bunların işleri güçleri yalandır, nifaktır, kaldı ki başka bildikleri hiçbir şeyin bulunmadığı da ortadadır" ifadelerini kullandı.
'SEÇİMLER ZAMANINDA YAPILACAKTIR'
Bahçeli, erken seçim çağrılarına ilişkin de "Objektif ve ahlaki yorumları kendisinden duymak istediğimiz, ne var ki, hep aksi istikamete kürek çeken ve şuuru kapanmış halde bulunan bir siyaset bilimci, güven bunalımının yavaş yavaş kök saldığını, bunun tek çözümünün hızlı bir erken seçim olduğunu, güvenilecek bir iktidarın kurulması gerektiğini zırvalayarak bunca sorunun ortasında iç işgal cephesine hizmetkarlık yapmaktan kaçınmamış ve utanmamıştır. Türkiye'de güven bunalımı yoktur, buna karşılık bunayan ve Türkiye'ye cephe alan bulaşık tipler vardır, alayının hüviyetleri ise bellidir, bilinmektedir. Seçimler zamanında yapılacaktır ve herkes siyasi hesabını buna muvafık yapmak durumundadır" değerlendirmesinde bulundu.
'BU TERÖRİSTİN TÜRKİYE'DE GÖMÜLECEĞİ BİR TOPRAK YOKTUR'
20 Ekim'de yapılan İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı seçimlerinde İstiklal Marşı'nı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit attığını söyleyen Bahçeli, konuşmasının devamında şöyle konuştu:
"KHK ile ihraç edilmiş, ne idüğü belirsiz eski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında Anayasanın ilk dört maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesi skandal olmasının ötesinde, yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. İçi dışı fitne-fesat kumkumasına dönen bu zatın, Anayasanın ilk dört maddesine olumlu veya olumsuz nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi hassaten ikaz ve tavsiyemizdir. Uyarıyorum; baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, ashabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzımızı da daha fazla açtırmasın. Yapılan hiçbir ihanet, hiçbir kötülük kimsenin yanına kalmaz, yarına da bırakılmaz. FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı, kendi topraklarında, casusluk eğitim aldığı ülkesinde Allah'a hesap vermek üzere öldü gitti. Dileğim Allah'ın azabıyla kahrolması, hıyanetini, müşrik ve münafık emellere hizmetinin bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir."
'TÜRKİYE'NİN SORUNU KÜRTLER DEĞİL, BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR'
DEM Parti milletvekillerine uzattığı elin günlerce konuşulduğunu ve tartışıldığını hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi:
"Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi mizaç ve meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor. Yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia eden pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağı üzere gündeme gelmiştir. Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır. Türkiye'nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir, ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir. Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez. 'Kürt sorunu var' demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamış, tenezzül etmemiş, prim vermemiştir."
'TERÖRÜN SİLAHSIZ ÇÖZÜMÜ ASLA YOKTUR'
Bölücü terör sorununun Türkiye'ye pek çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirdiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"Terörle mücadeleye harcanan devasa kaynaklar, doğu ve güneydoğunun sosyal ve ekonomik kalkınmasına ayrılmış olsaydı, bölgenin nasıl yıldız gibi parlayacağını; işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin nasıl ortadan kalkacağını vatansever her insanımız tasdik edecektir. Terörün bitmesi halinde Diyarbakır'ın, Şırnak'ın, Hakkari'nin, Mardin'in, Batman'ın, Ağrı'nın, Van'ın ve diğer vilayetlerimizin başına talih kuşunun konması, bölge insanımızın derin bir nefes alması mutlak bir akıbettir. Terör başka, siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır. Terörizm hesaplı ve sistemli şiddet demektir. Terör saldırılarında psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden daha önemlidir. Terörist için şiddet bir amaç değil, araçtır; toplumu ve mücadele ruhunu yıldırmak, korkutmak, dehşete düşürmek yegane önceliktir. Bugüne kadar terör ve terörizmle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür: Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Esasen hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi doyurmayacak, tatmin etmeyecektir. Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır. Terör örgütünün inancını değiştirme çabası boşunadır. Ancak tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını meşru vasıtalarla anlatmak ve açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır."
'TERÖRLE HİÇBİR YERE VARILMAZ'
Terör örgütünün taleplerini kabul etmenin de tehdide boyun eğmek olduğuna dikkat çeken Bahçeli, şunları kaydetti:
"Üstelik bu yeni saldırıları kışkırtmaktan başka bir netice de vermeyecektir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlış ise, terörü yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır. Medyanın tavrı ve tutumu da çok önemlidir. Terör eylemlerinin teröristlerin bir başarısı ya da toplum açısından bir panik havası şeklinde sunulması bölücü örgütün değirmenine su taşımakla eş anlamlıdır. Teröristin moralini bozan ve direncini azaltan iki faktörden birisi, temel iddialarına yönelik kuşkular duymaya başlaması, diğeri de silahlı eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğuna ikna edilmesidir. Bölücü terör örgütü PKK'nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır. Bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olması Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri terör örgütü için tek çıkıştır. Ne ABD, ne AB, ne Irak, ne Suriye, ne de bir başka ülkeyle birlikte içimizdeki bazı mihrakların Kürt kardeşlerimizin sözcüsü ve vasisi olması asla, kata imkansızdır. Birinci hüküm cümlem şudur: TBMM'de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız."
'TERÖR SORUNU ÜLKE GÜNDEMİNDEN TAMAMEN ÇIKARILSIN'
Geçen haftaki grup konuşmasında, 'Türkiye'ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin' dediğini hatırlatan Bahçeli, şöyle dedi:
"Bu çağrımın içyüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır. Türk ve Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız. Türkiye ve Türk milleti için her fedakarlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz. Yeni yüzyıl, yeni hayat, yeni Türkiye temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım. Üçüncü hüküm cümlem de şu şekildedir; Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki uzattığım elin bir mesajı da budur. Terör yöntemleriyle herhangi bir yakın veya uzak hedefe ulaşıldığı bugüne kadar görülmüş, duyulmuş şey değildir. Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır. Türk milleti bölücü terörle yaşamaya mecbur değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bölücü terör örgütünü emelleriyle birlikte imha etmeye muktedirdir. Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim."