Rahim kanserinin görülme sıklığı artıyor! ‘Menopoz sonrası kanamaya dikkat’
Rahim kanserinin görülme sıklığı artıyor! ‘Menopoz sonrası kanamaya dikkat’
Ülkemizde özellikle obezitenin yaygınlaşmasıyla birlikte rahim kanserinin görülme sıklığı artıyor. Zira obezite rahim kanseri riskini 3 kat yükseltiyor. Bunun nedeni ise obezitede artan yağ dokusunun kandaki rahim kanseri için risk oluşturan östrojen seviyesini artırması. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, rahim kanserinin erken teşhis edildiğinde genellikle sadece cerrahi yöntemle tedavi edilebilen bir hastalık olduğuna dikkat çekti.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Rahim kanseri, ‘rahim içini döşeyen zardan (endometrium kanseri)’ ve ‘rahim duvarını oluşturan kas tabakasından’ kaynaklanan olmak üzere iki gruba ayrılıyor. En yaygın olarak rahim iç zarından kaynaklanan tipi görülüyor. Rahim kanserinin en sık ve ilk görülen belirtisi ise menopoz sonrasında beklenmedik anormal vajinal kanama oluyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, menopoz sonrası kanamaların yüzde 10'unda rahim kanseri saptandığını vurgulayarak, “Rahim kanseri üreme çağındaki kadınlarda normal adet döngüsü dışında fazla miktarda ya da düzensiz kanamalar şeklinde de bulgu verebiliyor. Pelvik ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve kilo kaybı bu kanserin diğer belirtilerini oluşturuyor” bilgisini veriyor.
ÖSTROJEN FAZLALIĞI TETİKLİYOR!
Rahim (endometrium) kanserlerinde, kanser hücreleri rahmin içini döşeyen tabakada gelişiyor. Bu kanser hücrelerinin hangi nedenle oluştukları ise henüz tam olarak bilinmiyor. Ancak östrojen hormonunun rahim kanserinin gelişiminde rol oynadığı belirtiliyor. Östrojen fazlalığı rahimdeki hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmalarını ve kansere dönüşmelerini tetikleyebiliyor. Bu nedenle östrojen hormonunu fazla miktarda artıran faktörler kanser için risk oluşturabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, rahim kanseri riskini artıran etkenleri, ‘ileri yaş, rahim kalınlaşması (endometrial hiperplazi), adet yaşının erken olması, geç menopoza girmek, obezite, hiç doğurmamış olmak, infertilite (kısırlık) ve tedavisi, meme-yumurtalık kanseri öyküsü, diyabet, östrojen salgılayan yumurtalık tümörleri, progesteron olmadan sadece östrojen replasman tedavisi, tamoksifen kullanımı (meme kanseri tedavisinde yararlanılır), HNPCC (Herediter nonpolipozis colorektal cancer) gibi genetik kansere yatkınlık durumları’ olarak sıralıyor.
TANI ENDOMETRİAL BİYOPSİ İLE KONUYOR
Tanı için öncelikle jinekolojik muayene ve eş zamanlı ultrason yapılarak rahim içi değerlendiriliyor. Ardından rahim kanseri şüphesi varsa tanıyı kesinleştirmek için endometrial biyopsi yöntemine başvuruluyor. Rahim kanseri tanısı endomterial biyopsi işlemiyle konuluyor. Bu işlemde çoğu zaman anesteziye bile gerek olmadan rahim içinden biyopsi alınıyor ve materyal patolojik incelemeye gönderiliyor. Bazen rahmin içinin görülmesini sağlayan ve histeroskopi olarak adlandırılan kameralı sistemle de biyopsi işlemi yapılabiliyor. Tanı konulduktan sonra hastalığın yaygınlığı ile ilgili şüphe varsa, genellikle MR yöntemiyle karın içi görüntülemesine başvuruluyor.
GELİŞMİŞ TEDAVİ YÖNTEMLERİ ÖNEMLİ AVANTAJLAR SAĞLIYOR!
Rahim kanseri cerrahi yöntemle tedavi edilebilen bir hastalık. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, son yıllarda bilimsel gelişmelerin ışığında operasyonun laparoskopik (kapalı cerrahi) olarak yapılabildiğine işaret ederek, “Ameliyatı kapalı yöntemle uygulamamız, daha az ağrı, daha az kanama, iyileşme sürecinin daha hızlı olması gibi önemli avantajlar sağlıyor. Rahim kanserinde cerrahi yöntemle rahim ve yumurtalığı alıyoruz. Ameliyat esnasında ‘frozen inceleme’ dediğimiz patolojik incelemeden de yararlanabiliyoruz. Böylece kanserin rahim duvarında olan yaygınlığını görebiliyor ve gerekirse lenf bezlerini de aynı anda çıkarabiliyoruz. Yine sentinel, yani nöbetçi lenf nodu uygulaması sayesinde tüm lenf nodlarını değil, sadece tümörün ilk gidebileceği lenf istasyonunu belirledikten sonra çıkararak, operasyonu tamamlayabiliyoruz. Böylece hastayı tüm lenf nodlarının alınmasına bağlı oluşabilecek lenfokist ve bacaklarda kalıcı şişlik ile seyreden lenfödem gibi bazı risklerden koruyabiliyoruz” diyor. Cerrahi yöntemde başarıya götüren en önemli noktanın karın içerisinde yer alan tüm tümör odaklarının temizlenmesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Baki Erdem, operasyon sonrası yaygınlık veya moleküler düzeyde risk saptanırsa tedavinin kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik ajanlarla da desteklenebildiğini söylüyor.