İzmir'de dün Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi'nin açılışı gerçekleştirildi. Açılışın olduğu gün eski belediye başkanı Tunç Soyer'in davet edilmediği için sitemkar paylaşımlarını değerlendiren Gazeteci Erol Yaraş, “Söyleyeceğim bir tek atasözü var; “Ne ekersen onu biçersin” dedi.
Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, 1 milyar liralık yatırımla 4. fazın açılışı dün düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Açılış töreninin öncesinde ve sonrasında eski belediye başkanı Tunç Soyer'den sitemkar paylaşımları siyaset gündeminde yerini alırken, açılış törenine davet edilmediğini ifade etti.
Erol Bey, biliyorsunuz dün Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi'nin açılışı gerçekleştirildi. Açılıştan önce ve sonrasında eski belediye başkanı Tunç Soyer'in törene davet edilmediği için bazı sitemli sözleri oldu. Bu konuyu nasıl yorumluyorsunuz?
Türkçe'de çok güzel atasözleri vardır ve ben birçok konuşmalarımda, yazılarımda bu atasözlerinden faydalanmayı severim. Çünkü atasözleri, gerçeklerin doğruluk süzgeçinden geçerek ortaya çıkmasıdır. Şimdi burada Tunç Soyer'e söyleyeceğim bir tek atasözü var; “Ne ekersen onu biçersin”.
Hafızalarımızı şöyle bir tazelersek, herhalde Tunç Soyer'in hafızası birazcık yetmemiş... 2021 Eylül ayında Çeşme'de meydan açılışı yapılmıştı ve Sayın Tunç Soyer, Aziz Kocaoğlu'nu açılışa davet etmemişti. Daha sonra o dönemin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem Tunç Soyer'e hem Deniz Yücel'e hem de Çeşme eski Belediye Başkanı Ekrem Oran'a bir ders vererek, Aziz Bey'i Çeşme'deki evinde ziyaret etmişti. Siyasette, insanların yüzüne bazı şeyleri söylemeseniz de yaptığınız hareket, onların yüzüne çarpan bir tokattır. Bu olay, o dönemin üç yöneticisine genel başkanın bir tokadıydı ve “Siz bu adamı çağırmasanız da bu adam bu şehre 15 yıl başkanlık yaptı, törende olmalıydı” dedi. Aynı şekilde Tunç Soyer, Narlıdere Metrosu'nu açtı, yanında yine Aziz Kocaoğlu yoktu, çünkü yine davet edilmedi.
Tunç Soyer, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi'nin açılışına dair sitemi şöyle; “Davet edilmedim, üzgünüm. Çıldırmışlar, gerçekten çıldırmışlar. İhaleyi yapan biziz, inşaatın temelini atan biziz. İnanılmaz bir düşmanlık yapıyorlar.”
“SAYIN SOYER AĞLAMAYA HAKKIN YOK!”
Peki Sayın Soyer, Narlıdere metrosu kimin projesiydi? Narlıdere hatta Buca Metrosu'nun projesi de Aziz Kocaoğlu döneminde kızağa konmuş bir projeydi. Sen bu iki projenin üstüne paraşütle geldin. Sen, Aziz Kocaoğlu'nu onun döneminde başlayan projelere davet ettin mi? Etmedin... Peki, bugün niye ağlıyorsun? Niye insanları çıldırmış olarak nitelendiriyorsun. Eğer bunu kendine bir terbiyesizlik ve saygısızlık olarak görüyorsan, aynı terbiyesizliği, saygısızlığı geçmişte sen de Aziz Kocaoğlu'na yaptın. Senin, bugün hiçbir şekilde sitemkar konuşmaya, hatta daha türkçesiyle söyleyeyim ağlamaya hakkın yok! Ne ektiysen bugün onu biçtin! Onun için koltuğunda otur, evinde rahatına bak, siyasette nasıl var olacaksan var olmaya çalış... Ama görünen o ki siyaset yaptığın dönemlerde arkanda çok iyi bir çizgi bırakmadın ki, en son yapılan olağanüstü kurultayda seni parti meclisine veya herhangi bir parti organına layık görmediler. Sen listeyi delmeye çalıştın, orada da ancak üçüncü sıraya gelebildin. Onun için bana sorarsanız, bugün koltukta oturanlara Tunç Soyer'in düştüğü durum çok güzel bir örnektir. Çünkü üstünde kürkün varken, herkes Nasrettin Hoca'nın dediği gibi “ye kürküm ye” olarak senin etrafında olabilir. Mühim olan üstünde kürkün yokken aynı izzeti, ikramı ve saygıyı görüyor musun? İşte mühim olan, insanlar o koltuktan kalktıktan sonra onunla ilgili düşünceleri. Demek ki, Tunç Soyer doğru düzgün bir çizgi çekmedi ki bugün hiçbir toplantıda, sempozyumda, törende göremiyoruz. Sebebini şimdi aramasın, geçmişte arasın! Onun için bir atasözü ile bu konuyu kapatayım, “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde`ye”
“İZMİR'İN BÖLÜNMÜŞLÜĞE TAHAMMÜLÜ YOK!”
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay arasında anlaşmazlıklar olduğu konuşuluyor. Taraflar bu konuda sorun olmadığına dair açıklamalar yapsa da siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile Cemil Tugay'ın biraraya gelerek, danışmanları dahi yanlarında olmadan oturup, aralarındaki sıkıntı neyse birbirleriyle konuşmaları gerekiyor. Bir tarafta şehirde genel başkanın temsilcisi il başkanı, diğer tarafta da İzmirlinin oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı var. Bana göre, burada olan ilçe belediye başkanlarına oluyor. İlçe yöneticilerine de oluyor ama ilçe belediye başkanlarına daha çok sıkıntı yaratıyor. Çünkü, her ikisi de ayrı ayrı toplantı yapıyorlar. Elbette güç anlamında Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bir anlamda ilçe belediye başkanlarının patronu konumunda. Yönetmeliklere bakacak olursan da ana patron il başkanı gözüküyor. Haklı olarak bazı ilçe belediye başkanlarıyla konuştuğum zaman, ikilemde kaldıklarını görüyorum. İl başkanının toplantısına gitseler Cemil Tugay, “İl başkanıyla mı hareket ediyorsunuz” diyor. Cemil Tugay'ın toplantısına gitseler, Aslanoğlu, “Siz beni adam yerine koymayıp Cemil Tugay'la mı ortak hareket ediyorsunuz” diyor. Yine bir atasözü ile devam edecek olursak, belediye başkanları, “Ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamıyorlar.” Bu da ilçe başkanlarında bir bıkkınlık yarattı. Çünkü siyasi anlamda elbette il başkanıyla beraber yürüyorlar ama esas hizmet anlamında Cemil Bey'le yollarına devam ediyorlar. İster istemez de Cemil Bey'i karşılarına almak istemiyorlar, çünkü büyükşehirle ortak yapacakları birçok projeleri var. Dediğim gibi iki yöneticinin neyi alıp veremediklerini konuşmaları lazım. Sonunda olan İzmirli'ye oluyor! İzmir'in bu şekildeki bölünmüşlüğe hiç tahammülü yok! İzmir'in çıkarları ve geleceği konusunda bir asgari müşterekte birleşmeliler ve bu olumlu havayı da ilçe belediye başkanlarına, partililerine yansıtmalılar ki, parti birlik ve beraberlik havası içinde İzmir'liye daha güzel hizmet verebilsin.