Ekonomist Küçüközmen: Yem olmak an meselesi...

Güncel 22.05.2023 - 09:25, Güncelleme: 22.05.2023 - 09:47
 

Ekonomist Küçüközmen: Yem olmak an meselesi...

Ekonomist Coşkun Küçüközmen, “Ülke olarak ulusal güvenliğiniz, gıda güvenliğiniz, enerji güvenliğiniz önemli. Ülkeler arasında en büyük sorun veri güvenliği. Veri güvenliğinizi kaybettiğiniz an gidersiniz.”
Ekonomist Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, ekonomi ile siyasetin birbirinden ayrılmayan iki önemli bilimdalı olduğunu, siyaset olmadan ekonomiyi, ekonomi olmadan siyaseti değerlendirmeye kalkmanın büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti.   Ekonomist Küçüközmen, “Siyasi başarının yansıyacağı tek alan ekonomidir. Yani ekonominiz iyiyse siyasi anlamda başarılısınız. Dolayısıyla siyasi iktidarda kimin bulunduğu kadar önemli olan bir nokta da bunun ekonomiye ne ölçüde yansıdığı. 2.turda neler olup olamayacağından bence daha önemli durumlar var. Acaba bu hızla gelişen ve değişen bilimsel, teknolojik üretim altyapısına özellikle eğitim konusunu nasıl şekillendireceğiz. Çünkü bu önümüzdeki son fırsat. Aksi halde ciddi anlamda bu son yüzyılın önemli bir kısmını da ıskalamış olacağız. Şu anda fark kapanamayacak derecede açıldı ve ıskalama lüksümüz yok.” dedi.   TEK YOL: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ Bazı endekslere baktığınız zaman iç açıcı olmayan bir durumdayız, devasa bir dış borcumuz olduğunu söyleeyen Küçüközmen, “Faiz oranları ve kurlar üzerindeki baskılar malum. Yabancı yatırımcıların çıktığı, CDS oranlarının yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Belirsizlikten bir türlü kurtulamıyoruz. Acaba biz orta vadeye geçebilecek miyiz? Hatta çok kötümser olarak da söyleyebilirim, kısa vadeyi halledebilecek miyiz bunu düşünmemiz gerekiyor” şeklinde ifade etti.   Ekonomist Küçüközmen, Türkiye'nin Uluslar arası anlamda cazibe merkezi nasıl olabileceğini şöyle açıkladı; “Sadece tek bir yol var; Hukukun üstünlüğü. Bu kavramdan anlamamız gereken şu; Türkiye yasalarla yönetilen bir devlettir ama AB, 'sizin yasalarınızın birçoğu hukuka uygun değil” dedi. Yasanın hukuka uygun olması demek, herkesin yaşam hakkının, ifade özgürlüğünün, tüm haklarının hukukla garanti altına alınmış olması anlamına geliyor. Hukukun üstünlüğü ile yasalarla yönetmek arasındaki farkın anlaşılması gerekiyor.” dedi.   Coşkun Küçüközmen, Türkiye'nin ekonomide şu anda ciddi bir kırılma noktasından geçtiğini söylerken, “IMF ile masaya oturulması şart denilse, tekrar bu ülkeyi IMF'nin kucağına mı atacaksınız denir. Tamam atmayalım, peki bu dış borç nasıl ödenecek, faizler nasıl normalleşecek, kur üzerindeki baskı nasıl hafifleyecek? Borç bulacaksınız, yurtdışından nakit gelmesi gerekiyor. Bunlar bir şekilde geliyor ama nereye kadar?” dedi.   SİYASİLERİN EKONOMİ PLANLARI VAR MI? Ekonomist Küçüközmen, iktidar ya da muhalefetin kısa, orta ve uzun vadede bir planlarının olup olmadığını sordu. Küçüközmen, “Spekülatif konuşmak çok kolay. Nelerin yapılacağına dair bir takım ipuçları görmek istiyoruz. Yabancı yatırımcı da bunu görmek istiyor. Yeni Türkiye modeli, yeni ekonomi modeli, enflasyon düşüyor, hangi modelle ne yaptınız? Suni iyileştirmeler rakamlarda yapılabilir ama bunun satın alma gücüne ve vatandaşın cebine yansıması gerekiyor. Onlara çok dikkat etmemiz gerekiyor.” diye ifade etti.    Hükümet uyguladığı ekonomi politikasının zaten sınanmış bir politika olduğunu ifade eden Küçüközmen, “Bunları ilk kez Türkiye üzerinde sınıyor değiliz. Vatandaşın cebine bir şey yansımadığı sürece, sadece inançla bir yere götürebilirsiniz. Ancak bir de şu var. Ülke olarak ulusal güvenliğiniz, gıda güvenliğiniz, enerji güvenliğiniz önemli. Ülkeler arasında en büyük sorun veri güvenliği. Veri güvenliğinizi kaybettiğiniz an gidersiniz. Veriniz giderse önünüzü göremezsiniz, manipüle edilirsiniz, dışarıya bağımlı hale gelirsiniz. Hele teknoloji üretemiyorsanız darmadağın olursunuz. İhratacımızın içinde teknoloji payımıza bakmamız gerekli. Türkiye'nin bu anlamda kendini kıyaslaması gereken ülke Kore, Tayvan, Hongkok. Dış politikada sürdürülebilirlik esastır. Sizin bir tavrınızın ve net bir politikanızın olması gerekiyor. İnanın yem olmak an meselesi. Örnek; öğrecilik yıllarımda Afgan öğrencilerin muhteşem yaşamları vardı. Bir takım şeyler bozuldu, Afganistan'ı görüyoruz. Bunun yanı sıra insana yatırım yapan ülkeler var, onlar ektiler, bugün de ektikleri büyüdü” dedi.   ANAHTAR KELİME: YÖNETİM VE ŞEFFAFLIK Küçüközmen, Türkiye'nin katmadeğerli ürün üretme seviyesine bir türlü sıçrayamadığını, bunun arkasındaki nedenlerin sermaye yetersizliği, vizyon ve hükümetin yapması gereken insiyatifleri alamadığını söylerken, “Bu parametler bu işin açıklayacağı parametreleri. Ancak anahtar kelime şu;  'Risk yönetiminin anahtarı yönetim' diye bir makale okumuştum. İnsanın kendini yönetmesiyle başlayan şirketleri, ülkeyi yönetmesine kadar giden tutarlı bir yönetim süreci ve şeffaflık aşamasından işe başlardım.” dedi.
Ekonomist Coşkun Küçüközmen, “Ülke olarak ulusal güvenliğiniz, gıda güvenliğiniz, enerji güvenliğiniz önemli. Ülkeler arasında en büyük sorun veri güvenliği. Veri güvenliğinizi kaybettiğiniz an gidersiniz.”
Ekonomist Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, ekonomi ile siyasetin birbirinden ayrılmayan iki önemli bilimdalı olduğunu, siyaset olmadan ekonomiyi, ekonomi olmadan siyaseti değerlendirmeye kalkmanın büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti.
 
Ekonomist Küçüközmen, “Siyasi başarının yansıyacağı tek alan ekonomidir. Yani ekonominiz iyiyse siyasi anlamda başarılısınız. Dolayısıyla siyasi iktidarda kimin bulunduğu kadar önemli olan bir nokta da bunun ekonomiye ne ölçüde yansıdığı. 2.turda neler olup olamayacağından bence daha önemli durumlar var. Acaba bu hızla gelişen ve değişen bilimsel, teknolojik üretim altyapısına özellikle eğitim konusunu nasıl şekillendireceğiz. Çünkü bu önümüzdeki son fırsat. Aksi halde ciddi anlamda bu son yüzyılın önemli bir kısmını da ıskalamış olacağız. Şu anda fark kapanamayacak derecede açıldı ve ıskalama lüksümüz yok.” dedi.
 
TEK YOL: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Bazı endekslere baktığınız zaman iç açıcı olmayan bir durumdayız, devasa bir dış borcumuz olduğunu söyleeyen Küçüközmen, “Faiz oranları ve kurlar üzerindeki baskılar malum. Yabancı yatırımcıların çıktığı, CDS oranlarının yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Belirsizlikten bir türlü kurtulamıyoruz. Acaba biz orta vadeye geçebilecek miyiz? Hatta çok kötümser olarak da söyleyebilirim, kısa vadeyi halledebilecek miyiz bunu düşünmemiz gerekiyor” şeklinde ifade etti.
 
Ekonomist Küçüközmen, Türkiye'nin Uluslar arası anlamda cazibe merkezi nasıl olabileceğini şöyle açıkladı; “Sadece tek bir yol var; Hukukun üstünlüğü. Bu kavramdan anlamamız gereken şu; Türkiye yasalarla yönetilen bir devlettir ama AB, 'sizin yasalarınızın birçoğu hukuka uygun değil” dedi. Yasanın hukuka uygun olması demek, herkesin yaşam hakkının, ifade özgürlüğünün, tüm haklarının hukukla garanti altına alınmış olması anlamına geliyor. Hukukun üstünlüğü ile yasalarla yönetmek arasındaki farkın anlaşılması gerekiyor.” dedi.
 
Coşkun Küçüközmen, Türkiye'nin ekonomide şu anda ciddi bir kırılma noktasından geçtiğini söylerken, “IMF ile masaya oturulması şart denilse, tekrar bu ülkeyi IMF'nin kucağına mı atacaksınız denir. Tamam atmayalım, peki bu dış borç nasıl ödenecek, faizler nasıl normalleşecek, kur üzerindeki baskı nasıl hafifleyecek? Borç bulacaksınız, yurtdışından nakit gelmesi gerekiyor. Bunlar bir şekilde geliyor ama nereye kadar?” dedi.
 
SİYASİLERİN EKONOMİ PLANLARI VAR MI?
Ekonomist Küçüközmen, iktidar ya da muhalefetin kısa, orta ve uzun vadede bir planlarının olup olmadığını sordu. Küçüközmen, “Spekülatif konuşmak çok kolay. Nelerin yapılacağına dair bir takım ipuçları görmek istiyoruz. Yabancı yatırımcı da bunu görmek istiyor. Yeni Türkiye modeli, yeni ekonomi modeli, enflasyon düşüyor, hangi modelle ne yaptınız? Suni iyileştirmeler rakamlarda yapılabilir ama bunun satın alma gücüne ve vatandaşın cebine yansıması gerekiyor. Onlara çok dikkat etmemiz gerekiyor.” diye ifade etti. 
 
Hükümet uyguladığı ekonomi politikasının zaten sınanmış bir politika olduğunu ifade eden Küçüközmen, “Bunları ilk kez Türkiye üzerinde sınıyor değiliz. Vatandaşın cebine bir şey yansımadığı sürece, sadece inançla bir yere götürebilirsiniz. Ancak bir de şu var. Ülke olarak ulusal güvenliğiniz, gıda güvenliğiniz, enerji güvenliğiniz önemli. Ülkeler arasında en büyük sorun veri güvenliği. Veri güvenliğinizi kaybettiğiniz an gidersiniz. Veriniz giderse önünüzü göremezsiniz, manipüle edilirsiniz, dışarıya bağımlı hale gelirsiniz. Hele teknoloji üretemiyorsanız darmadağın olursunuz. İhratacımızın içinde teknoloji payımıza bakmamız gerekli. Türkiye'nin bu anlamda kendini kıyaslaması gereken ülke Kore, Tayvan, Hongkok. Dış politikada sürdürülebilirlik esastır. Sizin bir tavrınızın ve net bir politikanızın olması gerekiyor. İnanın yem olmak an meselesi. Örnek; öğrecilik yıllarımda Afgan öğrencilerin muhteşem yaşamları vardı. Bir takım şeyler bozuldu, Afganistan'ı görüyoruz. Bunun yanı sıra insana yatırım yapan ülkeler var, onlar ektiler, bugün de ektikleri büyüdü” dedi.
 
ANAHTAR KELİME: YÖNETİM VE ŞEFFAFLIK
Küçüközmen, Türkiye'nin katmadeğerli ürün üretme seviyesine bir türlü sıçrayamadığını, bunun arkasındaki nedenlerin sermaye yetersizliği, vizyon ve hükümetin yapması gereken insiyatifleri alamadığını söylerken, “Bu parametler bu işin açıklayacağı parametreleri. Ancak anahtar kelime şu;  'Risk yönetiminin anahtarı yönetim' diye bir makale okumuştum. İnsanın kendini yönetmesiyle başlayan şirketleri, ülkeyi yönetmesine kadar giden tutarlı bir yönetim süreci ve şeffaflık aşamasından işe başlardım.” dedi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.