Doktorlar isyanda, umut kayboldu!

Güncel 13.09.2023 - 09:37, Güncelleme: 13.09.2023 - 09:46
 

Doktorlar isyanda, umut kayboldu!

Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları verilerine göre, 2012 yılında yurt dışına gitmek üzere 'iyi hal belgesi' almak için müracaat eden hekim sayısı 59'du. 2012'den sonraki yıllarda sürekli artmaya başlayan ve 2022 yılında 2153 hekimden 1106'sı uzman, 1047'si pratisyen hekim müracaat ederek 'iyi hal' kağıdı istediler.
ÇİĞDEM ÖZEN / BEN HABER Türkiye nitelikli hekimlerini neden kaybediyor, gidişlerin önüne geçmek mümkün mü? İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, doktorlarımızı kaybetmemek için tek ve kaçınılmaz şartı Ben Haber'e değerlendirdi. Doktorlarımızın başka ülkelerde çalışabilmeleri için 'İyi hal belgesi' almaları gerekiyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, 'İyi hal belgesi'nin detaylarını şöyle açıkladı; “Hekim diyelim ki Almanya'ya gideceğini planlıyor. Yabancı dil sınavını geçiyor, diploma denkliğini sağlayacak işlemleri yapıyor, sonra iş buluyor ve o işyerinde istihdam olacağı noktada Türk Tabipler Birliği'nden 'iyi hal' belgesi alıyor. 'İyi hal belgesi' çalışmaya başlayacağı kurumun bu kişi hakkında mesleki, etik, profesyonel herhangi bir hatasının olup olmadığını soruşturduğu bir belge. Dolayısıyla 'İyi hal belgesi' dediğimiz şey, hekimin mesleki olarak Türkiye'de çalıştığı süre içerisinde herhangi bir mesleki hata yapmadığını gösteren bir belge. Yurtdışındaki kurumlar bu belgeyi Sağlık Bakanlığı'ndan veya devlet kurumlarından değil, meslek odalarından talep ediyorlar. Çünkü batıda meslek odaları her zaman devlet kurumlarından ve kamu yönetiminden daha güvenilir olarak kabul ediliyor.” dedi. 2023 yılı sonunda yurt dışına 4 bine yakın hekim sayısında gidiş olabileceğini söyleyen Kaynak, bunun nedenlerini madde madde açıkladı. LİYAKAT, SAYGI, HAK YOK! İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak'ın açıklaması şöyle; “Hekimlerimizin Türkiye'yi terketmesini başlık altında toplayacak olursak, üç önemli etken konu söyleyebilirim.” İtibarsızlaştırma: “Ülkemizde maalesef okumuş, yazmış insanlara karşı genel bir itibarsızlaştırma, yıpratma kampanyası başlamış durumda. Televizyonlarda, sosyal medyada çok rahat şekilde şunu söyleyebiliyorlar, “Eskiden hastanelerde sıraya girerdik, randevu almakta zorlanırdık, şimdi canımızın istediği zaman doktorları dövüyoruz” diyorlar. Bu durum uzun süredir hekimlerin itibarsızlaştırılmasının bir sonucudur. Bir mesleğin itibarının kaybolması olumsuz sonuçlara yer açmaktadır. Okumuş, ihtisas yapmış, vermiş olduğu emeğin karşılığını da bir şekilde hem maddi hem manevi olarak almak isteyen insanları çok ciddi bir şekilde üzmektedir. Bundan dolayı da kendilerine farklı seçenekler yaratmaya çalışmaktadırlar. “ Özlük hakları: “Türkiye'de bütün meslekler belki büyük sıkıntı içerisindedir ama bu itibarsızlaşmanın ürünü olarak hekimlikte, tıp alanında özlük haklarının yıpratılması çok belirgin uçlara ulaşmıştır. Hekimlere ve sağlık çalışanlarına 3-5 dakikada bir hasta bakacaksın, nöbet tutacaksın, nereye rotasyona gönderirsek, nereye görevlendirirsek oraya gideceksin. Çalışma koşullarını ağırlaştırıcı ve idari şiddet diye tabir edeceğimiz bir uygulama sürecini yaşamaktayız. Örneğin, şehir hastanelerine taşınma sürecinde bile insanlara hiçbir bilgi verilmeden, hazırlık süreci geçirilmeden ertesi gün hemen şehir hastanelerinde görevlendirme yapabiliyorlar. Yani hekim saygınlığını, insana olan saygınlığı hiçe sayan bir takım idari uygulamalarla karşılaşılmakta. Biz bunu 'idari şiddet' diye tanımlayabiliyoruz. Bunun yanı sıra mali bir şiddet de var. Hekimlerin çok büyük kısmı kök maaş, devletin kendilerine layık gördüğü maaşla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla burada da bir mali şiddet var.”  Hasta-hekim ilişkilerindeki şiddet: “Bir mesleği bu kadar itibarsızlaştırırsanız, hastaların yaptıklarının haklı olduğunu düşünerek, arkasını sıvazlarsanız tabii insanlar çok hızlı bir şekilde etkilenecektir. Dolayısıyla denetimi artık yürütmekte zorluk çeken sağlık sisteminin yürüyebilmesi için hastayı adeta zor kullanma yönünde teşvik etmektedir. Bunun son derece yanlış ve üzücü bir durum olduğu tekrar etmek istiyorum. Toplumun bu yönde kamu yönetimi tarafından yönlendirilmekte olduğunu da vurgulamamız gerekiyor.” HEKİMLERİN UMUDU KAYBOLDU İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, doktorların umudunun kırıldığını söylerken, “Liyakat, maddi ve manevi olarak umut taşımak tabii herkesin hakkıdır. Ancak bu umut kaybolmuştur. Çünkü Türkiye, sağlık sisteminde hekimlerin çalışma ortamlarını kısıtlaması konusunda anlamsız, ne idüğü belirsiz bir takım düzenlemelerle zincir hastaneler veya şehir hastaneleri dışında hekime çalışma alanı bırakılmamaya çalışılıyor. Hekimler de kendilerine çalışma alanı bırakılmadığı düşüncesiyle ülkeyi terkediyorlar.” dedi. Bu sene yurt dışına 4 bine yakın gidiş olabileceğini ifade eden Kaynak, “Yaklaşık olarak 20 tane tıp fakültesi mezununa denk gelen, toplam yıllık mezun sayımızın 3'te 1'ine yakın bir rakamdır. Dolayısıyla çok ciddi bir kayıptır. Yabancı dili iyi olan, dünyanın her tarafında rekabet edebilecek nitelikte kendisini yetiştirmiş kıymetli insanlardır. Biz bu insanları geri dönüşsüz şekilde maalesef kaybetmekteyiz. Bunun önlenmesi için sağlık sisteminin baştan aşağı değiştirilmesi lazımdır. Yoksa hekim kaybının önüne geçmek mümkün değildir.” şeklinde ifade etti.
Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları verilerine göre, 2012 yılında yurt dışına gitmek üzere 'iyi hal belgesi' almak için müracaat eden hekim sayısı 59'du. 2012'den sonraki yıllarda sürekli artmaya başlayan ve 2022 yılında 2153 hekimden 1106'sı uzman, 1047'si pratisyen hekim müracaat ederek 'iyi hal' kağıdı istediler.

ÇİĞDEM ÖZEN / BEN HABER

Türkiye nitelikli hekimlerini neden kaybediyor, gidişlerin önüne geçmek mümkün mü? İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, doktorlarımızı kaybetmemek için tek ve kaçınılmaz şartı Ben Haber'e değerlendirdi.

Doktorlarımızın başka ülkelerde çalışabilmeleri için 'İyi hal belgesi' almaları gerekiyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, 'İyi hal belgesi'nin detaylarını şöyle açıkladı; “ Hekim diyelim ki Almanya'ya gideceğini planlıyor. Yabancı dil sınavını geçiyor, diploma denkliğini sağlayacak işlemleri yapıyor, sonra iş buluyor ve o işyerinde istihdam olacağı noktada Türk Tabipler Birliği'nden 'iyi hal' belgesi alıyor. 'İyi hal belgesi' çalışmaya başlayacağı kurumun bu kişi hakkında mesleki, etik, profesyonel herhangi bir hatasının olup olmadığını soruşturduğu bir belge. Dolayısıyla 'İyi hal belgesi' dediğimiz şey, hekimin mesleki olarak Türkiye'de çalıştığı süre içerisinde herhangi bir mesleki hata yapmadığını gösteren bir belge. Yurtdışındaki kurumlar bu belgeyi Sağlık Bakanlığı'ndan veya devlet kurumlarından değil, meslek odalarından talep ediyorlar. Çünkü batıda meslek odaları her zaman devlet kurumlarından ve kamu yönetiminden daha güvenilir olarak kabul ediliyor.” dedi.

2023 yılı sonunda yurt dışına 4 bine yakın hekim sayısında gidiş olabileceğini söyleyen Kaynak, bunun nedenlerini madde madde açıkladı.

LİYAKAT, SAYGI, HAK YOK!

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak'ın açıklaması şöyle;

“Hekimlerimizin Türkiye'yi terketmesini başlık altında toplayacak olursak, üç önemli etken konu söyleyebilirim.”

İtibarsızlaştırma: “Ülkemizde maalesef okumuş, yazmış insanlara karşı genel bir itibarsızlaştırma, yıpratma kampanyası başlamış durumda. Televizyonlarda, sosyal medyada çok rahat şekilde şunu söyleyebiliyorlar, “Eskiden hastanelerde sıraya girerdik, randevu almakta zorlanırdık, şimdi canımızın istediği zaman doktorları dövüyoruz” diyorlar. Bu durum uzun süredir hekimlerin itibarsızlaştırılmasının bir sonucudur. Bir mesleğin itibarının kaybolması olumsuz sonuçlara yer açmaktadır. Okumuş, ihtisas yapmış, vermiş olduğu emeğin karşılığını da bir şekilde hem maddi hem manevi olarak almak isteyen insanları çok ciddi bir şekilde üzmektedir. Bundan dolayı da kendilerine farklı seçenekler yaratmaya çalışmaktadırlar. “

Özlük hakları: “Türkiye'de bütün meslekler belki büyük sıkıntı içerisindedir ama bu itibarsızlaşmanın ürünü olarak hekimlikte, tıp alanında özlük haklarının yıpratılması çok belirgin uçlara ulaşmıştır. Hekimlere ve sağlık çalışanlarına 3-5 dakikada bir hasta bakacaksın, nöbet tutacaksın, nereye rotasyona gönderirsek, nereye görevlendirirsek oraya gideceksin. Çalışma koşullarını ağırlaştırıcı ve idari şiddet diye tabir edeceğimiz bir uygulama sürecini yaşamaktayız. Örneğin, şehir hastanelerine taşınma sürecinde bile insanlara hiçbir bilgi verilmeden, hazırlık süreci geçirilmeden ertesi gün hemen şehir hastanelerinde görevlendirme yapabiliyorlar. Yani hekim saygınlığını, insana olan saygınlığı hiçe sayan bir takım idari uygulamalarla karşılaşılmakta. Biz bunu 'idari şiddet' diye tanımlayabiliyoruz. Bunun yanı sıra mali bir şiddet de var. Hekimlerin çok büyük kısmı kök maaş, devletin kendilerine layık gördüğü maaşla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla burada da bir mali şiddet var.” 

Hasta- hekim ilişkilerindeki şiddet: “Bir mesleği bu kadar itibarsızlaştırırsanız, hastaların yaptıklarının haklı olduğunu düşünerek, arkasını sıvazlarsanız tabii insanlar çok hızlı bir şekilde etkilenecektir. Dolayısıyla denetimi artık yürütmekte zorluk çeken sağlık sisteminin yürüyebilmesi için hastayı adeta zor kullanma yönünde teşvik etmektedir. Bunun son derece yanlış ve üzücü bir durum olduğu tekrar etmek istiyorum. Toplumun bu yönde kamu yönetimi tarafından yönlendirilmekte olduğunu da vurgulamamız gerekiyor.”

HEKİMLERİN UMUDU KAYBOLDU
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, doktorların umudunun kırıldığını söylerken, “Liyakat, maddi ve manevi olarak umut taşımak tabii herkesin hakkıdır. Ancak bu umut kaybolmuştur. Çünkü Türkiye, sağlık sisteminde hekimlerin çalışma ortamlarını kısıtlaması konusunda anlamsız, ne idüğü belirsiz bir takım düzenlemelerle zincir hastaneler veya şehir hastaneleri dışında hekime çalışma alanı bırakılmamaya çalışılıyor. Hekimler de kendilerine çalışma alanı bırakılmadığı düşüncesiyle ülkeyi terkediyorlar.” dedi.

Bu sene yurt dışına 4 bine yakın gidiş olabileceğini ifade eden Kaynak, “Yaklaşık olarak 20 tane tıp fakültesi mezununa denk gelen, toplam yıllık mezun sayımızın 3'te 1'ine yakın bir rakamdır. Dolayısıyla çok ciddi bir kayıptır. Yabancı dili iyi olan, dünyanın her tarafında rekabet edebilecek nitelikte kendisini yetiştirmiş kıymetli insanlardır. Biz bu insanları geri dönüşsüz şekilde maalesef kaybetmekteyiz. Bunun önlenmesi için sağlık sisteminin baştan aşağı değiştirilmesi lazımdır. Yoksa hekim kaybının önüne geçmek mümkün değildir.” şeklinde ifade etti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.