Zemin çalışması projelerin ömrünü uzatıyor

Zemin çalışmalarının makine parkı, ekipman, teknik personel ve en önemlisi deneyim gerektirdiğini hatırlatan Tozburun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Zemin mühendisliği ve iyileştirmeleri için önemli yatırımlar yaptık. Beton pompası, loader, fore kazık makineleri, vinçler, baret kazık makineleri, kamyonlar gibi geniş bir makine parkımız var. Yeni bir diyafram makinesi almak için ön siparişimizi de verdik. Tanyer zemin grubu olarak 150 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. İşimize önem veriyoruz. Her şantiyemizde mutlaka deneyimli mühendislerimiz bulunuyor. Yapı tarafındaki titizliğimizi, zemin tarafında da aynı şekilde uyguluyoruz. İzmir ve Ege'nin önemli yapı firmalarıyla çalışıyoruz. Tanyer Yapı olarak zemin, alt yapı ve üst yapı işlerini tek bir çatı altında sunuyoruz. Bu da müşterilerimiz açısından işlerini tek bir firma ile çözdükleri için avantajlı oluyor. Hizmetlerimizi Türkiye geneline yaymayı ve yurt dışına taşımayı hedefliyoruz"

PROJELERE DEĞER KATIYOR
Binaların sağlam ve uzun ömürlü olmaları için mutlaka zemin çalışmalarının doğru şekilde yapılması gerektiğini kaydeden Tozburun, "Her projenin zemini farklıdır. Bu nedenle bu iş için teknik altyapı ve deneyime sahip firmalarla çalışmak önemlidir. Firmalar bu işi kendileri yapmak istemiyor. Çünkü hem makine parkı, hem de insan kaynağı anlamında ciddi yatırımlar yapmak gerekiyor. Zemin iyileştirmeleri binanın toplam maliyetinin yüzde 20 – 30'unu oluşturuyor. Eğer gerektiği şekilde yapılırsa geri kalan yüzde 70'lik kısmın maliyetini de korumuş oluyor. Milyonlarca liralık bir binanın zeminine gereken önem verilmezse o bina depreme ve diğer etkilere karşı daha dayanıksız oluyor. Zemin iyileştirme çalışmaları binaların ömrünü uzatıyor ve projeye değer katıyor. Bu nedenle profesyonel yapı firmaları zemin iyileştirme çalışmalarına özel önem gösteriyor" diye konuştu.

DEPREM RİSKİNİ CİDDİYE ALMALIYIZ
İzmir'de aktif fay hatlarının bulunduğunu ve deprem tehlikesinin güncelliğini koruduğunu dile getiren Batuhan Tozburun, konut satın alırken en az binalar kadar zemin sağlamlığının da kontrol edilmesi gerektiğini söyledi.

Kentsel dönüşümde sürdürülebilir şehir plancılığı için zemin iyileştirme ve geoteknik imalatlarının

önemini vurgulayan Tozburun, şöyle devam etti: "İzmir ve çevresinde tarihsel dönem ve 20'nci yüzyıldaki aletsel dönemle yapılan kayıtlara göre 50 yıllık süre içinde 6,6 veya altında büyüklükte bir depremin olasılığı % 92 olarak tahmin edilmektedir. Ege Denizi'nde, İzmir'in Seferihisar ilçesinin 17 kilometre açığında 6,6 büyüklüğünde depremin Bayraklı ve Bornova bölgelerimizde yapılara verdiği büyük zararlar konusunda hem maddi hem manevi olarak hepimiz kötü tecrübelere sahibiz. Bu verilere baktığımızda kentsel dönüşüm sayesinde sürdürülebilir şehircilik ve yapılarımızın kullanım sürelerini uzatmamız için zemin ve temel mühendisliğine (geoteknik mühendisliği) çok büyük önem vermeliyiz. Bina bazlı değil ada bazlı bir dönüşümle kentlerimizin geleceğini planlamalıyız"