Kullanma tarihi geçmiş ilaçlar çevre ve sağlık için tehdit oluşturuyor!
İlaçların da gıdalar gibi bozulabileceğini söyleyen Prof. Dr. Hilmi Orhan, "Son kullanma tarihi geçmiş ilaçların kimyasal yapısı bozulabilir ve bunun birkaç önemli sonucu vardır. En başta bozulmuş bir ilaç beklediğimiz tedavi edici etkiyi göstermeyebilir. Ayrıca ilacın bozulmasıyla oluşan yeni kimyasal maddeler, bu şekilde kullanılması durumunda tam tersi toksik etki de gösterebilirler. Bunun yanı sıra son kullanma tarihi geçen ilaçların çöpe atılması, lavabo ya da tuvalete dökülmesi sonucu çevre ve dolayısıyla insanlar için oluşturduğu riskler vardır. İlaç adını verdiğimiz kimyasal madde karışımları çevredeki canlılar üzerinde birtakım zararlı etkilere neden olabilmektedirler. Örneğin antibiyotikler, sadece insan vücudundaki bakterileri değil çevredeki bakterileri de öldürebilir. Ancak atılan ilaçlar çevreye yayıldıklarında büyük oranda seyrelecekleri için çevredeki bakteri ya da virüsleri öldürmediği gibi onların antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesine neden olur. Bunun sonucu şudur, o antibiyotiğin kullanılması gerek hastalıklara yakalananlarda ilaç etkisini yeterince gösteremez ve iyileşme sağlanamaz" dedi.
Prof. Dr. Orhan, "Bunların yanı sıra doğada yaşayan birçok canlı türünün çevresel ilaçlar nedeniyle de olumsuz etkilenmesi doğal çeşitliliği bozmakta ve ekolojik sistemlere zarar vermektedir. Bu durum dönüp dolaşıp yine insanları olumsuz etkilemektedir, çünkü içinde yaşadığımız yerküre büyük ve tek bir sistemi oluşturur, bu sistemin dengesindeki her türlü bozulma tüm canlılarla birlikte insanları da olumsuz etkiliyor" diye konuştu.
"Geri dönüşüm ekonomi açısından da önem arz ediyor"
İlaçların etkin şekilde geri dönüştürülmemesi ve çevreye atılması durumunda çevresel kirlenmeye neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hilmi Orhan, "Kimyasallar, daha çok toprağa ve sulara karışarak bitkilere, hayvanlara nüfuz eder ve beslenme yoluyla tekrar dönüp insan sağlığını etkiler. Arıtma sistemleri ile bu kimyasalların ancak bir kısmından kurtulabiliyoruz, kaldı ki her yerde arıtma tesisi mevcut olmadığından ilaçların çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararını etkin engellemek için ilaçları geri dönüştürmeliyiz" diye konuştu.
Prof. Dr. Hilmi Orhan, "İlaçların geri dönüşümü için birkaç yöntem var. Yakma işlemi bunlardan birisi ancak bu yöntem sorunu tam çözmediği için artık çok tercih edilmiyor. Çünkü yakma işlemi kurtulmaya çalıştığınız kimyasalların yanma ürünleri olan başka kimyasallara dönüşmesi demektir. Bazen bu yanma ürünleri ana maddeler kadar hatta daha da zararlı olabilmektedir. Bir de geri dönüşüm yöntemi var. İlaç moleküllerinin parçalanması yüzde yüz olmayabilir, önemli kısmı sağlam kaldıysa dönüştürülerek tekrar kullanılabilir. Ancak bu yöntem çok maliyetli olduğu için büyük ölçekte tercih edilmiyor. Anabilim dalımız dahil bazı araştırma merkezlerinde ve üniversitelerde araştırma amaçlı kullanılacak ilaç etkin maddelerinin elde edilmesi için bir yöntem olarak kullanılıyor ancak bu işlemin hacmi çok düşük. Geri dönüşümün bir başka yönü ekonomik boyutunun da olması. Çöpe atılan her ilaç bir kayıptır ve etkin bir şekilde dönüştürülmezse çevre kirliliğinin neden olacağı sağlık sorunları da artmakta, dolayısıyla ülkenin sağlık harcamalarında artışa neden olmaktadır. Toplam çevresel kirlilik içerisinde çevreye atılan ilaçların payı yüksek görünmeyebilir, ancak buraya kadar özetlediğim etkileri açısından önlem almamızı gerektirecek kadar önemli bir konudur. Çevreye yayılan kimyasalların arıtılmaları için devletler tarafından büyük harcamalar yapılıyor. Bununla birlikte sağlık harcamaları yükseliyor, bu da ülke ekonomisini önemli ölçüde etkiliyor" dedi.
"Kullanılmayan ilaçlar eczanelere teslim edilmeli"
Geri dönüşüm konusunda toplumun daha da bilinçlenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Hilmi Orhan, "İlaçların geri dönüştürülmesi konusunda toplumda bilgi eksikliği var. Bu bilincin geliştirilmesi lazım. İlaçların çöpe atılmadan, lavabolara dökülmeden eczanelere götürülüp işin uzmanı olan eczacılara teslim edilerek tüm bu çevresel ve sağlık risklerinin önüne geçilmesi gerekir. Bu bilinçli, medeni yurttaşlar olarak hepimizin görevi. Bu konuda Fakültemizin öncülük ettiği bir çalışma, İzmir Eczacı Odası ile birlikte 10 yıl önce başlatılmıştı. Bu projede belirli bazı eczaneler iade noktası olarak seçilmişti. Günümüzde sayıları daha da artmış olan söz konusu eczaneler ve bu eczanelerde bulunan geri dönüşüm kutuları ile süresi dolmuş ilaçlar toplanıyor ve uygun şekilde geri dönüştürülüyor. Fakültemizin de öncülük ettiği bu projede bilgilendirme amaçlı posterler, afişler, broşürler hazırlanmış eczanelerin vitrinlerine asılarak sosyal medya paylaşımları yapılmıştı. Bu bilgilendirmelerin periyodik olarak tekrarlanması gerekiyor ki yaygınlaşsın ve toplum bilgi sahibi olsun" diye konuştu.
Prof. Dr. Orhan, "Yurttaşlarımız vurguladığım gibi bilinçli, birlikte yaşadığı insanları ve çevrenin iyiliğini önemseyen bireyler olarak süresi dolmuş ya da kullanılmayan ilaçlar konusunda kendi eczacılarına danışabilir ve eczacıları aracılığı ile bu ilaçların hem çevresel zararlarını önleyebilir hem de ekonomiye geri kazandırılmalarını sağlayabilirler" dedi.