İzmir'deki elektrik faciasında ikinci duruşma günü!
İzmir’in Konak ilçesinde sağanaktan korunmaya çalışırken elektrik akımına kapılan iki kişinin ölümüyle ilgili davanın ikinci duruşması bugün yapılacak.
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Eylül'de görülen ilk duruşmada, İZSU ve GDZ elektrik yetkilileri suçlamaları reddetmişti.
Sanıkların birbirlerine yönelik suçlamaları nedeniyle duruşmada gergin anlar yaşanmıştı.
ÖN BİLİRKİŞİ RAPORU
Olayla ilgili ön bilirkişi raporunda olayda her iki kurumun da ihmali olduğu belirtiliyordu. İlk duruşmanın ardından yeniden bilirkişi incelemesi yapıldı. Hazırlanan rapor dosyaya sunuldu.
Raporda enerji kablosunun mazgalın hemen altında bulunduğu, kablo derinliğinin yaklaşık 15 santimetre olduğu belirtildi.
Ayrıca "kablo koruyucu borunun iptal edildiği ve mazgalın kabloya baskı yapması nedeniyle izolasyonunun bozulduğu" ifadelerine yer verildi.
OLAY VE SÜREÇ
İzmir'in Konak ilçesi Alsancak semtinde 12 Temmuz'da meydana gelen sağanakta yolun karşısına geçmeye çalışırken su birikintisine basıp akıma kapılan Özge Ceren Deniz (23) ile onu kurtarmaya çalışan İnanç Öktemay (44) yaşamını yitirmişti.
Olaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ilk etapta haklarında gözaltı kararı verilen 48 şüpheli yakalanmış, 14'ü tutuklanmış, bir kişi itiraz sonrası serbest bırakılmıştı.
Bilirkişi raporunun hazırlanmasının ardından gözaltına alınan 10 kişiden Gdz Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Uğur Yüksel, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan ve bu kurumun eski genel müdürü Ali Hıdır Köseoğlu'nun da bulunduğu 8'inin yurt dışına çıkış yasağı şartıyla serbest bırakılmasına, 2'sine ise ev hapsi verilmesine karar verilmişti.
'TÜRK ADALETİNE GÜVENİYORUM'
İzmir'de yağışlı havada sokakta yürürken akıma kapılan İnanç Öktemay ve Özge Ceren Deniz'in ölümüne ilişkin 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle 13'ü tutuklu 42 sanığın yargılanması öncesi adliye önünde açıklama yapıldı. Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Abi, "Kızım Özge Ceren, GDZ Elektrik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İZSU) ihmalleri sonucu ölmeseydi, doktor olacaktı. Binlerce insanı kurtaracaktı. GDZ Elektrik ve İZSU, suçu birbirine atarak kurtulmaya çalışıyor. Bundan sonra Türkiye sokaklarında hiçbir insan elektrik çarpması sonucu ölmesin. Türk adaletine güveniyorum" dedi.
'ÖLÜMLER GÖZ GÖZE GÖRE GELMİŞTİR'
Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Abi'nin avukatı Ayşe Sarıçiçek de "Geçen duruşma sanıklar suçu birbirine atarak suçtan kurtulmaya çalışmışlardır. Duruşmada görülen şudur ki hiç kimse işini gereği gibi yapmamıştır. Ölümler göz göze göre gelmiştir. Adaleti olan güvenimiz tamdır. Suçlulara gereken cezanın verileceğini İnancımız tam" diye konuştu.
İnanç Öktemay'ın ailesinin avukatı Cenk Düzgüner de "Hem İZSU'nun hem Gediz'in yaptığı çalışmaları birbirlerinin üzerine atmaları, aile olarak ve onların vekilleri olarak bizleri çok rahatsız ediyor. Sorumluluğu bulunan herkesin cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
İKİNCİ DURUŞMA BAŞLADI
Duruşmada ilk olarak Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile oturuma katılan bir taşeron firmada elektrik mühendisi olan tutuksuz sanık Ahmet Çelik dinlendi. Bahse konu işin yapıldığı tarihlerde Bursa'da olduğunu belirten Çelik, "İşi yapan firma ile bu tarihlerde hukuki bir bağım yok. İlk günden beri olayın içinde olduğum için çok üzgünüm ve bu olayla anıldığım için utanç duymaktayım. 2016'da işin yerini görmeye gelmiştim. Firmada bir görevim yoktu" dedi.
'RAPORA İTİRAZ EDECEĞİZ'
Ardından dinlenen Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü tutuksuz sanık Ali Arcan, "Sahada arıza faaliyetlerini yürüten ekipler, endüstri meslek lisesi elektrik bölümü veya ön lisans elektrik bölümü mezunlarıdır. Ekipler sahada en az 2 kişi çalışırlar. 1 kişinin müdahale hakkı yok. Bana bağlı olan ekiplerin beni bilgilendirme zorunluluğu yok. Bu olaydan da bilgim yok. Bu olay ilgili hiçbir sorumluluğum yok. Ayrıca bilirkişi raporundaki aleyhime tespitler doğru değildir. Rapora itiraz edeceğiz. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Mağdur avukatlarından Ayşe Sarıçiçek, sanık Arcan'ın görev tanımında yapılan işi denetlemenin de yer aldığını belirtti. Arcan ise arıza birimlerinin kendisine ait olmadığını söyledi.
'KABLO IZGARAYA TEMAS ETSEYDİ, YÜZLERCE İNSAN ÖLÜRDÜ'
SEGBİS'le duruşmaya bağlanan Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, eski İZSU Genel Müdürü tutuksuz sanık Ali Hıdır Köseoğlu, "İzmir'in böyle bir olayla anılmayı hak etmediğine inanıyorum. 30 yıldır yerel yönetimlerde görev yapan harita mühendisiyim. 5 yıl İZSU Genel Müdürlüğü'nde çalıştım. Bilirkişi raporu üzerine konuşacağım. Ortada bir suç, mağduriyet var. İZSU'nun burada kusuru olmadığını anlatacağım. Bilirkişi raporlarında, 'Görevleri devreden devrettiği için suçlu bulunamaz' diyor. İZSU teşkilat şemasında her bir daire başkanımız en az 20 yıldır çalışan arkadaşlarımızdır. İZSU yaptığı hiçbir faaliyetinde başkalarına zarar vermez. Bu ızgaranın altında mazgal var. Kablo, boru içerisinde ve ızgarayla bir teması yok. İki ızgara arasında kablolar var. Arkadaşlarımız plastik boru üzerine alarak yapıyorlar. Daha sonra orası araç trafiğine açık olarak 4 ay kapalı kalıyor. O bölge için defalarca mor uyarı vardı. Günlerce yağmur yağdı. Kablo ızgaraya temas etseydi, yüzlerce insan ölürdü. Orada çalışma yapan bir arkadaşım kabloya zarar verseydi, çok farklı sonuçları olurdu" dedi.
'NE BENİM NE DE BANA BAĞLI BİRİMLERİN GÖREVİ DEĞİLDİR'
Gediz Elektrik'ten Dağıtım Sistem İşletme ve Bakım Müdürü, tutuksuz sanık Ekrem Yıldırım, "2019 yılında yapılan kablo tesisi ile ilgili bir bilgim ya da görevim yok. Arızaların takibi ya da tamiri bana bağlı birimlerin görevi değil. Sahada bir yapılanması olan bir birim değilim. EPDK tarafından yayınlanan yayınların planlanıp, bütçesinin oluşturulması sorumluluğum var. Sahada meydana gelen olaylar ne benim ne de bana bağlı birimlerin görevi değildir. Söz konusu noktada 2022 yılında bakım çalışmaları yapılmış ve EPDK'ya bildirilmiştir. 2024 yılında yapılacak bakımlar da planlanıp bildirilmiştir. Arıza onarım işi dahil olmak üzere bütün işler için bir iş emri oluşturulur. Bu ihbarlara istinaden oluşturulan iş emirleri ve yapılan işlerde ben ve bana bağlı birimlerin sorumluluğu ve görevi bulunmamaktadır" diye konuştu.
'57 SANTİMETRELİK KABLO KANAL DERİNLİĞİ YÖNETMELİĞE UYGUNDUR'
Gediz elektrik teknisyeni ve kabul heyetinde görev yapan tutuksuz sanık Erman Çalık, yaşanan olayın kendisinin görev ve sorumluluklarının dışında olduğunu söyledi. Çalık, "Kabul heyetinin kabloların derinliğini kontrol etme görevi bulunmamaktadır. Kabul heyeti iş bitiminden sonra giderek incelemelerde bulunur. Bu incelemeler, gözle görülebilecek incelemelerdir. Olaya konu yerde 80 santimetre doğal gaz borusu bulunmuş ve buna göre çalışma yapılmıştır. Söz konusu borunun derinliği 36+11 santimetredir. Kablo kanal derinliğinin 57 santimetre olduğu bilirkişi incelemelerinde tespit edilmiştir. Bu derinlik, yönetmeliğe uygundur" dedi.
'SORUŞTURMA İZNİ ALINMASI GEREK'
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan'ın savunması öncesinde, avukatı Ercan Demir, müvekkilinin soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulmasının farklı bir kanuna tabii olması gerektiğini belirtip, soruşturma izni alınması gerektiğini söyledi. Erdoğan'ın 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a tabi tutulması gerektiği belirten Avukat Demir, "Yaşanan bu kanunsuzluk nedeniyle müvekkilim bugün burada savunma yapmayacaktır" dedi. Savcı, Avukat Demir'in bu talebine cevap verdi.
İŞİN YAPILDIĞI TARİHLERDE GÖREV VE SORUMLULUĞUM YOK’
Mahkeme heyeti, Erdoğan’dan savunmasın yapmasını istedi. Erdoğan, savunmasında, "İşin yapıldığı tarihlerde idarede hiçbir görev ve sorumluluğum bulunmamaktadır. Bu nedenle 4 Ocak'ta yapılan çalışmalar hakkında daire başkanı arkadaşımız gerekli izahatları verdi. 20 Haziran tarihinde göreve vekaleten atandım. Eylül ayında ise asaleten atandım. Genel müdürler, kurumların sadece yöneticileri değildir. Abisi ve koruyucusudur. Bu olay olduğundan bu yana Adalet Bakanlığı'na elimizden geldiğince yardım ettik. Yargılanmaktan kaçmamak gerekiyordu. Elimizden gelen yardımı yaptık. Üzerime atılı suçlamaları ve beyanları kabul etmiyorum" dedi. Bugün görülen 2'nci duruşmanın ilk oturumuna ara verildi.
'ARIZA ONARIM ÜNİTESİNDE ÇALIŞTIĞIM İÇİN BURADAYIM'
İzmir'de yağışlı havada sokakta yürürken akıma kapılan İnanç Öktemay (44) ve Özge Ceren Deniz'in (23) ölümüne ilişkin 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle 13'ü tutuklu 42 sanığın yargılanmasına verilen aranın ardından devam edildi. Tutuksuz sanık Mehmet Zeki Alkan, savunmasında olay yerinde çalışması olmadığını belirtip, "Vardiyam 07.00-15.00. Olayın geçtiği trafo 1027. Benimle alakası yok. Sadece benzer ihbar olduğu ve arıza onarım ünitesinde çalıştığım için buradayım. 12 Temmuz'da bize telsiz üzerinden bilgi geldi. Anonstan 10-15 dakika sonra oraya giderek enerjiyi kestik. Olayın meydana geldiği 12 Temmuz'da 15.00-23.00 vardiyasında çalıştım" dedi.
'IZGARANIN YAPIMINDA BULUNMADIM'
Tutuksuz sanıklardan Mustafa Atakan da savunmasında, 2006 yılında İZSU'da kanalizasyon ve temizlik işçisi olarak işe başladığını belirterek, "2011 yılında geçirdiğim bir kazadan dolayı sağ gözümü kaybettim ve beni gözlemci olarak atadılar. Olaya konu ızgaranın yapımında bulunmadım. 2 Ocak'tan itibaren izinliydim. Görmedim" dedi. Atakan, görev tanımında iş sırasında orada bulunmak olmadığını ve görevinin yapım alanına giderek işin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek olduğunu söyledi.
BANA BAĞLI BİRİMLERİN GÖREV VE SORUMLULUĞU YOKTUR
Gdz A.Ş'de planlama ve teknoloji direktörü olan tutuksuz sanık Necati Ergin de kendisinin ve kendisine bağlı birimlerin olaya ilişkin görev ve sorumlulukları olmadıklarını belirtip, savunmasında şunları söyledi:
"Yargılananlar arasında sadece sistem işletme sorumlusu olan Ekrem Yıldırım bana bağlıdır. Anladığım kadarıyla bilirkişi raporunda kendisi hakkında saha sorumlusu gibi yanlış bir algı yaratılmış. Kendisi bana bağlı olduğu için ben de buradayım. Benim ve bana bağlı birimlerin sahada anlık olarak gelişen olaylara ilişkin görev ve sorumluluğumuz yoktur. O nedenle 9 Ocak'taki çalışmayla ilgili de bilgim yok. Bilirkişilerin ifade ettiği gibi sistem içerisinde doğrudan haberleşme yazılımı söz konusu değildir."
'KUSURUM BULUNMAMAKTADIR'
Bir diğer tutuksuz sanık İZSU Genel Müdür Yardımcısı Serdar Sadi de "657 Saylı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak 2023 tarihinden itibaren genel müdür yardımcısı olarak görev yapmaktayım. 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a tabi olmayı talep ediyorum. İZSU teşkilat şemasında her birimin görevi ayrı ayrı belirlenmiştir. Dava konusu yağmur suyu ızgaraları gibi yağmur suyu ızgaralarının yapımı, bakımı, onarımı gibi teknik çalışmaların yönetilmesi, görev tanımında İzmir merkezde Kanalizasyon Dairesi'nce yürütülmektedir. Yani ızgaraların yapılması, denetlenmesi, temizlik ve bakımlarının yapılmasında görevim bulunmamaktadır. İddianamede, iddia edilenin aksine olaya konu ızgaranın hak edişinin yapılmasında imzam bulunmamaktadır. Bu da iddianamenin ne kadar kısa sürede acelece hazırlandığının kanıtıdır. Genel müdür yardımcısı olarak söz konusu konuda görev ve sorumluluğum bulunmadığından iddianamede ifade edildiği gibi kusurum bulunmamaktadır" dedi.
'TEKNİK HUSUSLARLA İLGİLİ YÖNELTİLEN SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM'
Tutuksuz yargılanan Gdz Elektrik Genel Müdürü Uğur Yüksel de ifadesinde "Organizasyon şeması ve bunun içinde görev dağılımları verilmiştir. 2015 tarihindeki olaya ilişkin bir bilgim yok. O zaman Gdz Elektrik'te çalışmıyordum. 9 Ocak'taki arızayı, olaydan sonra öğrendim. Elektrik dağıtım faaliyeti Türkiye'de yapılan bir faaliyet. Tüm faaliyetleri kamu tarafından denetlenir. Şirket olarak 2023 yılı yatırım gerçekleşmemiz yüzde 120 oldu. Gerekli yatırımları yapmamak imkansız. Teknik hususlarla ilgili yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
TAŞERON SÖZLEŞMESİNDE YAZI UYUMSUZLUĞU
Oturumda son olarak tutuksuz sanık olan taşeron firma yetkilisi Halit Özpelit'in de savunması alındı. Avukatı olmadan savunma yapan Özpelit'e mahkeme hakimi taşeronluk sözleşmesine ilişkin sorular sordu. Mahkeme başkanı, Demircan A.Ş. ile taşeronluk sözleşmesinde Özpelit'in imzasının olduğunu söyledi. İmzayı inceleyen Özpelit, kendisine ait olduğunu kabul etti. Mahkeme Başkanı, Demircan A.Ş.'nin yazı cevabı ile Özpelit'in yazı cevabını uyumlu olmadığını kaydetti. Mahkeme Başkanı, Demircan A.Ş.'nin yazısında alt taşeron firma olarak Özpelit ile çalıştıklarını söylediklerini aktarıp, sözleşmede ayrıca Konak bölgesinde iş yapıldığı ifadesine dikkati çekti. Bunun üzerine sanık Halit Özpelit, "Benim çalışma alanım Konak değil, Güzelyalı ve Karabağlar" diye karşılık verdi.
Davanın 2'nci duruşmasının bugün görülen ilk oturumunda, tutuksuz 20 sanık dinlendi. Böylelikle 13'ü tutuklu 42 sanığın tamamı savunmalarını yapmış oldu. Duruşma yarına ertelendi.