Başkan Tugay: Cumhuriyet inançla ve emekle yaşayacak
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 29 Ekim mesajında şu ifadelere yer verdi:
“İzmirliler, 14 Eylül 1922’de Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'e hemşehrilik teklif eder. Atatürk, bu unvanı kabul ettiğini, 24 Eylül 1922’de ‘İzmir’in Muhterem Hamiyetli Ahalisine’ hitabıyla yazdığı mektupla bildirirken şehrimizden, “Ülkemizin Akdeniz’e karşı ışığı olan İzmir” diye söz eder; ‘İzmir'imizin hemşehrileri arasında sayılmak bana sonsuz bir sevinç ve övünç olmuştur’ der.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk bayramını, Atatürk’ün hemşehrisi İzmirlilerin belediye başkanı olarak kutlamaktan mutluluk ve onur duyuyorum.
Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı ülkemizin yaşadığı üzücü olaylar nedeniyle buruk bir gururla karşıladık. İşte tam da bu yaşananlar nedeniyle cumhuriyete ihtiyacımız olduğumuzu anlamamız gerekiyor.
En ileri yönetim şekli
Tam 101 yıl önce bugün, millet olarak tarihin gördüğü en büyük devrimlerden birini, cumhuriyet devrimini yaşadık. Atatürk’ün söylediği gibi ‘Uçurumun kenarında yıkık bir ülke’ vardı. ‘Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar’ yaşandı.
Sonuçta azim ve kararlılık galip geldi.
Yurt sevgisi ve millet inancı kazandı.
Bağımsızlık ve demokrasi esarete ve karanlığa galip geldi.
Kurtuluş Savaşı’mızla ulaştığımız zafer, bize cumhuriyeti getirdi.
Halkı tebaa değil, yurttaş yapan cumhuriyet, halkın egemenliğini hakim kıldı.
Biz, payitahtı bitiren, mandayı ve himayeyi kapı dışarı eden, egemenliği millete veren, ulusal ekonomimizi kuran, devleti laikleştiren, çağdaş hukuku üstün kılan, kadınlara haklarını veren ve ülkenin her tarafına eşit hizmet ilkesini benimseyen cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden 101 yıl geçti.
101 yıl sonra öyle düşünüyorum ki; Cumhuriyete hepimizin hem borcu hem de ihtiyacı var.
Öğretim Birliği Yasası ile bütün çocuklarımıza eşit ve yan yana eğitim hakkı tanıyan cumhuriyete ihtiyacımız var.
Kadınlara, gelişmiş Batı ülkelerinin pek çoğundan yıllar önce seçme ve seçilme hakkı veren liderimize borcumuz var.
Ve o, 20. yüzyılın başında bu ileri görüşlülüğe sahipken bugün kadınların, çocukların, bebeklerin öldürüldüğü 21. yüzyıl Türkiye’sinde yaşam hakkı için adalet için cumhuriyete ihtiyacımız var.
Bugün anne babalar en değerli varlıklarını, bebeklerini emanet ettiği bazı hastaneler tarafından zorbalığın en büyüğüne uğrarken cumhuriyetin kurucu değerlerine, her zamankinden çok ihtiyacımız var.
Hukukun üstünlüğüne inancımız sarsılırken neredeyse bir asır önce herkesi kanun önünde eşit hale getiren, çağdaş hukuk devrimi yapan cumhuriyete ihtiyacımız var.
Biz bu cumhuriyeti kolay kazanmadık. Kuruluşunda çok fedakarlık ve emek vardı, ikinci yüzyılda daha ileriye götürmek için de aynı emeğe ihtiyaç var.
Yolumuzu aydınlatan ışık
Ata’mızın hemşehrileri sayılmaktan sevinç ve övünç duyduğu İzmirlilerin belediye başkanı ve Hipokrat yemini etmiş bir hekim olarak ben bu borcun farkındayım. Cumhuriyeti hayatın her alanında yaşatmak asli görevim. Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığım feyzle çalışıyorum.
Ulu Önderimiz memleketin tüm yaşlılarının gözüne, öz ana babasının gözüne bakar gibi baktı. Tüm gençlere öz evladı gibi inandı. Bu memleketin tüm çocuklarını öz evladı gibi sevdi. Cumhuriyeti gençlere, çocuklara emanet etti; Kimsesizleri de Cumhuriyetimize.
Ata’mız İzmir’e ‘Ülkemizin ışığı’ demişti. İzmir’e düşen görev bu mirasa layık olmaktır. Cumhuriyet’in kenti İzmir ülkemizi ışığıyla aydınlatmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti, kendisine inanan halkının emeğiyle ilelebet payidar kalacaktır.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız kutlu olsun.”