Dervişoğlu: Kapalı nüfus sayımı ile kaçak suçlular tespit edilsin

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, son günlerde yaşanan kadın cinayetleri ile ilgili, "Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter ve daha isimlerini sayamadığım binlercesi. Bu isimler sadece nüfus kayıtlarından silinip giden, vefatları hoparlörlerden duyurulan kişiler değil, adalet arayışının sessiz çığlıklarıdır. Bu isimler yalnızca kendi hanelerinde değil, milletimizin vicdanında yanan kor ateşlerdir. Bu ateşler, yüreğimize düşmeye devam ediyor. Suçlular mevcut düzenin sunduğu müsamahadan cesaret buluyor. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler adeta suça davetiye çıkarıyor. Suç işleyenler, her seferinde daha da cesaretleniyor. Ama artık yeter; Hz. Ali'nin dediği gibi 'Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun.' Biz de bu kötülüklere karşı sesimizi yükseltmek zorundayız. Bu milletin vicdanı sessiz kalamaz, kalmayacak. Türkiye yeniden adalet arayan, haksızlıklara karşı duran, konuşan bir ülke olacak. Şunu unutmayın ki konuşan Türkiye, unutmayan Türkiye'dir. 22 yıldır bu ülkeyi yöneten siz değil misiniz? Bırakın hala, 'Yapacağız, edeceğiz' ile biten cümleler kurmayı artık. Bu ülkeyi adaletsizlikten şikayet edilirken, adaletten şikayet edilir hale kim getirdi? Geçen 22 yılda adalet konusunda hiçbir bir şey yapmasaydınız, her şeyi olduğu gibi bıraksaydınız da zaten bu kadar cinayet olmazdı. Yaptığınız infaz düzenlemeleriyle suçluları cezasız bıraktınız" dedi.

'HALKIN SESİ OLMAKTAN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ'

İYİ Parti'nin parlamenter demokrasiden vazgeçmeyeceğini kaydeden Dervişoğlu, TBMM'nin güçlü olmaması halinde milletvekillerinin halk tarafından temsil edilmeyeceğini söyledi. Dervişoğlu, "Bugün uygulanan ne olduğu, neye benzediği belli olmayan bu başkanlık sistemi, yıllardır şikayet edilen bürokratik oligarşiyi daha da derinleştirmiştir. Kamu kurumları ile parlamento arasındaki bağlar kopmuş, milletvekilleriyle yürütme arasında bir iletişim kopukluğu oluşmuştur. Bakanlarla bile doğrudan temas kuramayan milletvekilleri, nasıl milletin sesi olacak? İşte bu ahval içinde illa da bir düzen değişikliği yapılacaksa, bunun yönü bellidir. O yön parlamenter demokrasidir. Halkın iradesinin tam anlamıyla yansıdığı demokratik bir sistemi savunuyoruz ve bundan asla taviz vermeyeceğiz. Ancak anayasa değişikliği birilerinin güç arzusunu meşrulaştırmak için bir araç haline getirilecekse ya da bu tartışma üzerinden suni gündemler yaratılacaksa, hiç kimse benden ve İYİ Parti'den buna rıza göstermemizi beklemesin. Çünkü bizim mücadelemiz, bu milletin iradesini ve özgürlüğünü tam anlamıyla temsil eden bir sistem içindir ve halkın sesi olmaktan asla geri adım atmayacağız. Bu ülke elbette tartışarak ve sahip olduğu potansiyelin farkına vararak tüm problemlerini aşacak güçtedir. Ancak 'Erdoğan nasıl bir daha aday olur, bir 5 yıl daha onu nasıl cumhurbaşkanı yaparız, nasıl bir seçim daha kazanır' gibi sorulara cevap arayan bir tartışmada biz yokuz" diye konuştu.

'BİR GÜN EVDE KALMAYA RAZIYIZ'

Son dönemde yaşanan asayiş olaylarından örnek vererek, toplumsal şiddet ve cinnet halinin Türkiye'yi esir aldığını söyleyen Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de cezaevi kapasitesine göre belirlendiği, siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur. Sınırlarımızı kevgire çeviren sapıkları, suç makinelerini, tacizcileri, madde bağımlılarını tahliye eden bu iktidar, 22 yılda vahşeti ve şiddeti sıradanlaştırmış, Türkiye'yi bir açık hava cezaevine çevirmiştir. Bütün bu kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için sokaklarda onlarca suç kaydıyla toplumu enfekte eden ne kadar sapık, suçlu, firari varsa tamamının tespiti ve cezaevine gönderilmesi için İYİ Parti'nin önerisi şudur. Gerekli bürokratik hazırlıkları yapın ve en kısa zamanda, mümkünse 3 Kasım 2024'te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Bu kadar kaçak ve suçlunun dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezdiği bir memlekette kapalı, sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil; zorunluluktur. Her gün güvende olmak için bir gün evde kalmaya razıyız. Kapalı nüfus sayımı önerimizi kamuoyunun dikkatlerine arz ediyoruz" dedi.

‘İSRAİL, TÜRKİYE TOPRAKLARINA GÖZ DİKEMEZ’

TBMM Genel Kurulu'nda dün gerçekleştirilen kapalı 'İsrail tehdidi' oturumuna değinen Dervişoğlu, "'İktidarın, İsrail konusunun da ele alınacağı TBMM oturumunun gizli yapılmasıyla güttüğü ana hedef, muhalefetin eleştirilerini sansürlemektir' dedik. Oturumda söz alacağı duyurulan 2 bakanın da toplantının gizli yapılmasını gerektirecek hiçbir şey söylemeyeceklerinden de emindik. Nitekim söylemediler. İktidarın, gerçeklerin ve doğruların milletimizce bilinmesine engel olmak üzere sözlerimize koymaya çalıştığı ambargoyu böylelikle reddettik. Bilindiği gibi kapalı oturum öncesinde partimiz adına yapılacak konuşmayı da kamuoyuyla paylaştık. 'Kendilerine güveniyorlarsa oturumu açık yapsınlar veya bizim gibi gizli oturumda söyleyeceklerini şimdiden milletimizle paylaşsınlar' dedik. Çünkü biliyoruz ki bir devlet, şayet başka bir devlet tarafından saldırıyla tehdit ediliyorsa bunu bertaraf edecek olanlar da sıcak koltuklarında oturan iktidar muhterisleri yahut kendi vatanlarını savunmaktan aciz kaçak sürüleri değil, yine bu şerefli ve aziz millet olacaktır. Ne katil İsrail ne de arkasındaki güçler, Türkiye topraklarına göz dikemez, işgal edemez ve bunu aklından dahi geçiremez. İçeride tıkanınca, dışarıda tehdit yaratmaya çalışmanın ve bunun üzerine politika bina etmeye kalkışmanın kimseye bir faydası yoktur" açıklamasında bulundu.