İlişkilerde doz aşımı yaşanıyor, ‘aç bitir’ paketi oldu!

İlişki Terapisti Burcu Tungay, sosyal medya uygulamalarında yaşanan ilişkileri duygulardan arındırılmış olduğunu ifade ederek şöyle değerlendirdi; “Her şeyin aslında ‘aç bitir’ paketlerinde olduğu gibi ilişkilerin de bu bağlamda gerçekleştiği bir süreci yaşıyoruz. Aslında insanların bilinçli olarak isteyerek, mekanikleştirilerek, robotlaştırılarak, kişilerin duygularından arındırılmış, yoksunluk ve bu yoksunlukla bu bağımlılığın yani tamamen dürtüsel olarak yaşanılan günübirlik ilişkilerin çokluğuna sıklıkla karşılaşır hale geldik” dedi.

Özellikle günübirlik yaşanan ilişkilerin birtakım uygulamalar kanalıyla gerçekleşiyor olması ilk etapta, heyecan verici olduğunu söyleyen Tungay, “Dopamin dediğimiz hormonu aktive etmesi cezbediyor. Ancak daha sonrasında içten içe kocaman bir boşluğun içerisine sürüklüyor ve tıpkı içerde tel taşırmışçasına robotlaşan hikayemizin oluştuğunu fark ediyor olması gerekmektedir. Çünkü hepimiz insan olarak duygularıyla var olan, duygularının farkındalığıyla yola çıkan varlıklarız. Bu bağlamda ilişkilerin uzun süreli olduğunda güvenle, sadakatle ve paylaşımlarla desteklendiğinde kişiye sağladığı sadece adrenalin getirdiği dopamin etkisi değil serotinin dediğimiz o mutluluğun da insana katkısı bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre  var olan birçok bedensel hastalıkların somatik dediğimiz problemlerin sağlıklı bir şekilde çözüldüğü de görülüyor.” şeklinde ifade etti.

“HEP YENİ BİR PARTNER BAĞIMLILIĞI BAŞLADI”
İlişki Terapisti Burcu Tungay, çabuk tüketilen ilişkilerin de bir bağımlılık olarak tanımlanabileceğini ifade etti. Tungay, “Dürtüsel olarak bakıldığı zaman bu sürecin tamamen kişiye anlık olarak zevk vereceği ama daha sonrasında bu sürecin hep yeni bir partnerle beraber kişinin dürtüselliğiyle tanımladığı yerden bağımlılık oluşturacağını söyleyebiliriz. Kişinin her bağımlılığın da tehlike arz ettiği, çünkü yetmeyeceği için daha fazlasını isteyeceği ve kocaman bir kara delik haline geleceğini görmesi ve gözlemlemesi lazım. Bu noktada kişinin tüm bu süreçlerde tükenmişlik dediğimiz duygusal anlamdaki boşluktan dolayı yaşadığı depresyon, içine kapanma hali veya çok daha fazla dışarıda veya sosyal mecralarda kendini gösterirken içten içe yok olma durumuyla ve bunu başka bağımlılıklarla da eşlik eden süreçleri de deneyimlediğini görüyoruz. Çünkü yetmemeye başlıyor. Bu bir nevi aslında doz aşımı gibi de değerlendirebiliriz. İlişkiler için de böyle bir durum söz konusu ve terapilerde de sıklıkla karşımıza çıktığını, kişinin kendi değer algısında problem yaşamaya başladığını görüyoruz.” şeklinde belirtti.

“RUHUNUZ YOL GEÇEN HANI OLMASIN”

Yanlış algılamalara sebep olmamak için özellikle konunun altını çizmek gerektiğini belirten Tungay, “Özellikle günümüzde herkesin kullandığı sosyal mecralar, ilişkileri oluşturabilmek için kesinlikle uygun ortamlar değildir demiyoruz. Ama buradan görüştüğünüz kişileri yine tanıyabilmeniz adına görüşmeniz, tanışmanız, belli bir süre geçirmeniz ve ondan sonrasında ilişkiye dair adım atmanız gerekiyor. Ama biz her şeyi bedenen ve ruhen çok hızlıca tüketirken, özellikle genç beyefendilere ve genç kızlarımıza diyorum ki ruhunuz da bedeniniz de yol geçen hanı olmasın. Maalesef ağır süreçleri yaşayan birçok kişiyi görüyoruz. Dolayısıyla da tanımak, görüşmek ister bu sosyal mecralardan bir tanışıklık olabilir. İsterseniz bir arkadaşınızın referansıyla tanıştığınız veya bir ortamda tanışınız kişi olabilir ama biraz zaman tanımak, birbirinizi tanıyabilmek adına belirli ölçülerde o süreci birlikte birbirinizin kırmızı çizginizi, sarı çizginizi, yeşil çizginizi görerek konuşarak arkadaşlıkla başlayan ilişkinin çok daha sağlam gittiğini ve güveni esas alarak tanıma yolculuğunun gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.” dedi.

Tungay, konuyu son olarak şöyle özetledi;
“Günümüzde kullanılan uygulamalar maksat itibariyle eğer sadece bedensel tatmin yönünde ise ve bundan eğer kişi mutlu olacağını düşünüyorsa kendi tercihidir. Ancak verdiğimiz terapilerden kadınların özellikle “One day stand” dediğimiz ilişkilerin ertesinde çoğunlukla orada partnere karşı duygusal olarak bir yakınlık isteği ve arzusu olduğunu, daha sonra da hayal kırıklığına uğradığını görüyoruz. Dolayısıyla günübirlik yaşantı dediğimiz ilişkilerin sadece bedenen dürtüsel olduğu zaman, oradaki gerçek duyumun bedenen duyumun ötesinde olmadığı noktada, kişinin ruh sağlığı için iyi olmadığını ifade edebiliriz.