TBMM Genel Kurulu'nda, 'Sokak Hayvanları' tartışması
TBMM Genel Kurulu, tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı, 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini' görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Genel Kurul görüşmelerinde grup başkanvekillerinin söz aldığı bölümde konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Dün sokak hayvanlarına ilişkin düzenlemenin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda görüşülmesine başlandı. Hepimiz tanık olduk ki TBMM'ye asla yakışmayacak görüntüler birbiri peşi sıra ortaya çıktı. Önce Meclis kapısı barikatlarla kapandı. Kime karşı barikat yapıldı? Buraya her kesimden insan gelebilir, sokak hayvanlarının toplatılmasını talep edenler, öldürülmesini talep edenler, yaşatılmasını talep edenler. Bu insanların tamamına karşı bir barikatlama yapıldı gibi göründü ama sonra anlaşıldı ki aslında canlıyı yaşatmaya yönelik tutum alan sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri, onlar içeriye sokulmamaya çalışıldı. Peki, içeriye girebilenlere ne oldu? Önce, daracık Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu toplantı salonu gösterildi, orası kimseye yetmeyince Plan ve Bütçe Komisyonuna alındı. Plan ve Bütçe Komisyonunun koridoru polisler tarafından çevrildi. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde böyle bir manzara görmedim. Meclisin koridorlarında polisler milletvekili eşliğinde salona girmeye çalışan yurttaşları teker teker ayıklıyorlar, kollarından, bacaklarından tutarak Komisyona girmelerine engel oluyorlar, bunlar Meclis adına asla uygun görülebilecek manzaralar değildir. Ellerinizde pankartlar, milletvekilleri orada adeta olay çıksın diye uğraşıyorlar. Ben çok açık söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisi burada yurttaşın sesine kulağını kabartmış durumdadır. Her canlının birlikte yaşayabileceğini öngörüyoruz. Elbette sokak köpeklerinden zarar gören yurttaşlarımızın acısını tam içimizde yaşıyoruz, bunu önlemek için gerekli önlemleri alırız ama bu öldürmeye yönelik dayatmacı ve çağ dışı uygulamalarla olmaz" ifadelerini kullandı.
'GÖZÜ YAŞLI ANNENİN ÜZERİNE YÜRÜYEN MİLLETVEKİLLERİNİ ŞİDDETLE KINIYORUM'
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise "Milletin iradesinin tecelligahı olan ve millet adına görev yapan milletvekillerinin orada 10 yaşında bir kız çocuğunu kaybetmiş gözü yaşlı anneye parmak sallayarak, 'Bu kadının burada ne işi var? Burada şov yapıyor' sözlerine muhatap kılınması bütün vicdanları yaralamıştır ve hakikaten, bütün Genel Kurul’un huzurunda bu davranışta bulunanları kınadığımı ifade etmek istiyorum. Aynı şekilde, kafatası parçalanmış bir yavrucağızın gözü yaşlı babasının bu durumu hissederek ifadelerini ortaya koyması ve milletvekili arkadaşımızın, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın; önce insan' sözünün, bu kimseler tarafından alkışlanması sonucunda, bu gözü yaşlı anne ve gözü yaşlı babanın üzerine yürüyen milletvekillerini huzurunuzda şiddetle kınıyorum. Bu kabul edilemez. Nasıl bir savrulmadır, nasıl bir vicdansızlıktır. Sokak köpeklerinin de hakkını koruyacağız, çevrenin de hakkını koruyacağız ama mutlaka, yavrularımızın da hakkının sonuna kadar koruyacağız ve korumaya kararlıyız. Bu konuda hiç kimse meseleyi çarpıtmamalıdır. Bizim bu konudaki yaklaşımımız sahipsiz hayvanları sahiplendirmek, barınaklarda bu konuda sahiplerine zimmetlemektir. Bu konuda sorumluluğu da onlara yüklemek ve gözü yaşlı anne babalarının gözyaşlarını dindirmektir. Gözü yaşlı anne ve babaların gözyaşlarını dindireceğiz. Hayvanların hakkını koruyarak, insanımızın hakkını koruyarak, çevrenin hakkını koruyarak bu problemi çözüme kavuşturacağız" diye konuştu.
'SOKAKLAR GÜVENLİ DEĞİLSE AKP YÖNETİMİNİN BİR SONUCUDUR'
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Akbaşoğlu'nun sözleri üzerine, "Ben, şüphesiz, Sayın Akbaşoğlu gibi, sesimi yükselterek sözümün gücünü artırmaya çalışmayacağım. Son derece makul bir ses tonuyla düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım. İstanbul ve Ankara, 1994 yılından 2019 yılına kadar kesintisiz 25 yıl AKP'li belediye başkanları tarafından yönetildi. Merkezi hükümet 2002'den 2024'e kadar kesintisiz 22 yıldır AKP hükûmeti tarafından yönetildi. Dolayısıyla, bugün bu memlekette sokaklar güvenli değilse, sokak hayvanları sorunu varsa sorunu saptayamayan, uygun çözüm yaratamayan belediyeler ile merkezî Hükümet arasında bir eşgüdüm sağlayamayan, fon oluşturamayan vizyonsuz AKP yönetiminin bir sonucudur. Bu sonucu alıp muhalefete yüklemeye çalışmak bir AKP klasiği" dedi.
'İDDİASINI İSPATLAMAYAN MÜFTERİ VE YALANCI KONUMUNA DÜŞER'
Günaydın'ın açıklamaları üzerine yeniden söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "Şunu çok açık ve seçik bir şekilde ifade edeyim: Biz ne yaptığımızın farkındayız. Milletimizin gündemi neyse o gündem bizim gündemimizdir. 85 milyonun tamamını kuşatacak, kucaklayacak bir yaklaşımı ve hayvanların hakkını da çevrenin hakkını da insanların hakkını da gözeterek her hak sahibinin hakkını tastamam tahakkuk ettirmeye dönük bir yaklaşım içerisindeyiz. Daha önce çıkarmış olduğumuz kanun, 'Yakala, kısırlaştırır ve sal' şeklindeydi, 'Aldığın yere bırak' şeklindeydi. Şimdi de, 'Yakala kısırlaştır, tut, sahiplendir' şeklinde. Sahiplerinin de sorumluluğunu ortaya koyan bir düzenlemeyi muhtevi. Bununla beraber şunu ifade edeyim, daha önce zikredildi: İdari Mali İşler Başkanı olarak görev yapan Doçent Doktor Metin Kıratlı Bey, evet, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. Daha önce Adalet Bakanlığında farklı görevlerde bulunmuştur, kürsü hakimliği yapmıştır, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yapmıştır. Hukukçudur ve bütün vasıfları da anayasal anlamda da ilgili kanun, mevzuat anlamında da Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmeyi kazandırır, hak kazandırır niteliktedir. Aynı zamanda kendisiyle ilgili FETÖ’cü birtakım sitelerin işte 2 kişiyle yemek yenmiş de 168 bin lira fatura ödenmiş. Bunu kim iddia ediyorsa müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Metin Kıratlı’yla ilgili yemek faturasından, meblağından bahsedenler, burada bu faturayı herkesin gözü önünde ibraz etmek mecburiyetindedirler. Aksi hâlde, müfteri ve yalancı konumuna düşer" değerlendirmesinde bulundu.
'DÜNYANIN HERHANGİ BİR ÜLKESİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ'
Akbaşoğlu'nun açıklamaları üzerine yeniden söz alan Günaydın, "Şimdi, bir mantık teorisiyle gidebilmemiz lazım. Ben Metin Kıratlı’nın hukuki yeterliliğini tartışmadım, böyle bir konu açılırsa bunu da yaparız. Sorum şu kadar basit, Şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet memuru olan bir kişi Recep Tayyip Erdoğan’ı yargılamakla görevli olan Yüce Divan sıfatıyla bunu yapmak durumunda olan Anayasa Mahkemesine üye olarak atandı. Bu, dünyanın herhangi bir hukuk ülkesinde olamaz diyorum. Arkadaş, bana diyor ki, 'O hukuk doçentidir.' İster profesör olsun, ister doktor olsun; arkadaş, buna bir cevap ver. Konu bu kadar, konudan bu kadar kaçarak nereye varacaksınız? Başka bir şey daha söyleyeceğim. Türkiye'de ne varsa hoşunuza gitmeyen ya FETÖ’cü yapmıştır, ya PKK’lı yapmıştır, ya DHKP-C’li yapmıştır. Yani bu arkadaşlar 2 kişi, adı, soyadı, AKP il başkan yardımcısı, restoranın adı, bunların tamamı ortaya konuldu, fiyat ortaya konuldu" ifadelerini kullandı.
'MİLLETİMİZ KİMİN SAMİMİ OLDUĞUNU GÖRÜYOR'
Günaydın'ın sözleri üzerine Akbaşoğlu, "Hukukun genel kuralını hatırlatmak en tabii ve en yalın bir durum değil midir? İspatta bulunması gereken iddia sahibi değil midir? Ben de sizle ilgili afaki bir şeyler söyleyeyim; ‘Çamur at, izi kalsın.’ diye iftiralar üzerinize yapışsın, sonra da siz onun olmadığını ispatlamaya çalışın. Dünyada nerede görülmüş böyle tersine ispat sistemi ancak muhalefet mantığında var bu ispat sistemi. Hakikaten, anlamlandırmada güçlük çekiyorum. Ben hukukçuyum. Sonuç itibarıyla, hakikaten kendisi de biraz evvel içerik tartışmasına girdi ama tamamen kendisiyle çelişen bir yaklaşımda bulundu. Ben bunu yakıştıramadım. Milletimiz kimin samimi, kimin numaracı olduğunu görüyor ki yani bizi iktidarda tutuyor Allah’a çok şükür" diye konuştu.
'ŞEREFSİZSİN LAFLARI ARTIK KOKTU'
Akbaşoğlu'nun açıklamalarına cevaben yeniden söz alan Günaydın, "Kuşkusuz, kişisel bir polemik peşinde değilim ama insanı motive ediyor arkadaşın konuşmaları, gerçekten motive ediyor. Yahu, sen siyasetçisin kardeşim, birisi senin hakkında bir şey söylediği zaman, 'İddianı ispatlayamazsan şerefsizsin' diyerek buralardan bağıramazsın çünkü sen milletvekilisin, çünkü sen Anayasa Mahkemesi üyesisin, çünkü sen Cumhurbaşkanlığının bilmem ne başkanısın. Adamlar fotoğraf koyuyorlar oraya, o restoranda oturmuşsun, AKP il başkan yardımcısıyla beraber oturmuşsun. Sen de de ki, 'Ben siyasetçiyim, halkıma karşı hesap veririm' ve çık, böyle bir şeyin olmadığını ispat et. Sen ne diyorsun? 'İspat etmeyen şerefsizdir' ya, karnımız doydu taştı bu, 'İspat etmeyen şerefsizdir' laflarıyla. Biz siyasetçiyiz, biz hesap verme yükümlülüğüyle sorumluyuz. Ben kendi adıma söyleyeyim: 60 yaşındayım, otuz yıldır siyaset yapıyorum. Yolda bir adam çevirip benim yakama yapışıp, 'Arabanı nasıl aldın, hesap ver. Evini nasıl aldın, hesap ver' diyebilir. Bunların tamamının hesabını ben onlara vermekle yükümlüyüm çünkü ben siyasetçiyim. 'Şerefsizsin' falan lafları artık koktu, koktu, bunlardan bıktık" dedi.
'ŞEREFSİZ KELİMESİNİ KULLANMADIM'
Tartışmaların sürmesi üzerine yeniden söz alan Akbaşoğlu, "Biraz evvel bana atfen bir kelime vurgusu yapıldı. Benim kelimelerim çok net, hukuki kelimeler. 'Şerefsiz' kelimesini kullanmadım, bakılabilir; 'Müfteri' kelimesini kullandım, tutanaklara bakılabilir. 'Müfteri” demek, iftira atan, gerçek dışı, yalan isnat eden demektir. Şerefsiz ise başka bir anlam boyutundadır" değerlendirmesinde bulundu.