İnsan vücudu hakkında doğru bilinen 8 yanlış

KÖPEĞİNİZİN KOKU ALMA DUYUSU SİZİNKİNDEN DAHA GÜÇLÜ DEĞİLDİR

Köpeklerin koku alma duyusunun çok güçlü olduğu yönündeki efsane muhtemelen on dokuzuncu yüzyıl nöroanatomisti Paul Broca'nın ortaya attığı tezler sonucunda ortaya çıktı. Broca bu iddiayı destekleyecek herhangi bir duyusal test sunmamış olsa da bu iddia yakın zamana kadar geniş çapta kabul görmüştü. Ancak gerçek şu ki, farklı türler farklı koku türlerini tanımlayabilir. Bu nedenle köpek dostlarımızın koku alma duyuları daha güçlü değildir. Bunun yerine burunlarımız farklıdır, bu da farklı koku türlerine karşı duyarlı olduğumuz anlamına gelir.

PARMAK İZLERİNİZ MUHTEMELEN BENZERSİZ DEĞİLDİR

On dokuzuncu yüzyılda yaygın olarak kabul edilen bir diğer yanılgı da parmak izlerimizin benzersiz olduğudur. Bu nedenle parmak izlerimiz yüzyıldan fazla bir süredir adli tıp soruşturmalarında önemli bir rol oynamıştır. Ancak bilim insanları, doğruluğu azaltan pek çok şeyin bulunması nedeniyle bunun kimlik bulmanın kusurlu bir yolu olabileceğini ortaya çıkardı. Dahası, 2005 yılında yapılan bir araştırma, insanların işlemedikleri suçlarla suçlandığı bilinen 22 parmak izi hatası vakasını ayrıntılarıyla anlatıyor.

DİLİNİZDE 'TAT BÖLÜMLERİ' YOKTUR

Dil haritası muhtemelen tat hakkında bilgi edindiğimizde gördüğümüz en yaygın örnektir. Okullardaki çocuklara genellikle tatlı, tuzlu, ekşi ve acıyı tatma yeteneğinin dilin farklı bölgelerine ayrıldığı söylenir. Aslında "tat bölümleri" kavramı, bir tadın ağzın farklı bölgelerine kaydedilebilmesi için ne kadar güçlü olması gerektiğine dair çalışmanın yanlış yorumlanmasıdır. Bilim, her zevke uygun reseptörlerin ağızda bulunabileceğini göstererek bu efsaneyi uzun zaman önce çürüttü.

UYURKEN BİLE BEYNİNİZİN YÜZDE 10'UNDAN FAZLASINI KULLANIYORSUNUZ

Yüzde 10 efsanesinin nereden kaynaklandığı belli değil, ancak defalarca çürütülmüş olmasına rağmen birçok kişi bunun bilimsel bir gerçek olduğuna inanıyor. Bilim adamlarının bu yanlış kanıyı çürütmek için kullandıkları yöntemlerden birine fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) adı veriliyor. Bu yöntemi kullanarak, kişilerin farklı görevleri yerine getirirken beyindeki aktiviteyi ölçerler . Deneylerin sonuçları bize çoğu zaman beynimizin büyük bir kısmının kullanımda olduğunu gösterdi. Herhangi bir zamanda kullanılan beynin kesin yüzdesi kişiden kişiye değişir ve aynı zamanda kişinin ne yaptığına veya ne düşündüğüne de bağlıdır.

DİL YUVARLAMAK GENETİK BİR ÖZELLİK DEĞİLDİR

Biyoloji öğretmenleri öğrencilerine sıklıkla dil yuvarlama yeteneğinin baskın bir gene dayandığını öğretir. Ancak genetikçi Philip Matlock bu teoriyi çürüttü ve 33 ikizden 7'sinin bu yeteneği paylaşmadığını gösterdi. Tek yumurta ikizleri aynı genleri paylaştıklarından bu özelliği paylaşmaları gerekir. Ancak durum böyle değil. Dolayısıyla genlerin dil yuvarlamada belirleyici faktör olmadığı açık.

5 DUYUDAN ÇOK DAHA FAZLASINA SAHİPSİNİZ

Sadece 5 duyuya sahip olduğumuz gerçeği, eski Yunan felsefesinden, tam da 'her duyuya karşılık bir duyu organı vardır' diyen Aristoteles'ten gelmektedir. O zamandan bu yana 2000 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen çocuklara hâlâ insanların yalnızca görme, duyma, tatma, dokunma ve koku alma duyularına sahip olduğu öğretiliyor. Gerçekte bilim insanları 33'e kadar duyuya sahip olabileceğimizi tahmin ediyor. Bunlar, hayatta kalmak için gerekli olan susuzluk, denge, sıcaklık ve daha birçok duyguyu içerir.

EKLEM ÇITLATMAK ARTRİT RİSKİNİ ARTIRMAZ

Eklemlerinize yıllar boyunca alışkanlıkla baskı yapmanın bir miktar hasar bırakacağına inanmak mantıksız değil. İyi haber şu ki, bu alışkanlık ile daha yüksek artrit vakası arasında aslında bir bağlantı yok. Ancak bu, bunu yapmaya devam etmeniz gerektiği anlamına gelmez çünkü çevrenizdeki insanlar için oldukça rahatsız edici olabilir.

YEMEK YEDİKTEN SONRA YÜZMEK KRAMPLARA NEDEN OLMAZ

Bu efsanenin arkasındaki genel fikir, büyük bir öğün yemenin kaslar yerine mideye giden kan akışını arttıracağı ve bu da yüzücü krampı riskinin artmasına yol açacağıdır. Bu teorinin kökenleri belirsizdir ancak teorinin kendisi zaten yanlıştır. Muhtemelen ağır bir yemek yedikten hemen sonra yüzerken kendinizi rahat hissetmeyeceksiniz. Ancak bu hiçbir şekilde kramp ve boğulmaya neden olmayacaktır. Yüzmeden kısa bir süre önce karbonhidrat açısından zengin küçük bir atıştırma yapmak, size enerji sağlayacağı için iyi bir fikir olabilir.