İletişim Başkanı Altun: Beklentimiz hukukumuza saygı duyun

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı'nın parti genel merkezinde düzenlediği 'İnsan Hakları Eğitim Programı'na katıldı. Altun, küresel medya şirketleri ve sosyal medya platformlarının küresel iletişim akışına ideolojik biçimde yön vermeye çalıştığını belirterek, "Tahrif edilmiş bilgileri yaydılar. Sistematik dezenformasyon ürettiler, küresel iletişim alanındaki adaletsizliği ve hakikat krizini derinleştirdiler. Esasında bu bahsettiklerimizin her biri insan hakkı ihlalleridir. Zira hakiki bilgi, gerçek bilgi, doğru bilgi, bireylerin kamusal alana, sosyal yaşama, ekonomik aktivitelere ve dahası siyasal hayata katılımının en temel bileşenlerinden biridir. Eğer yanlış bilgiyle, manipüle edilmiş, dezenformatif içeriklerle ekonomik aktivitelere, sosyal ve siyasal hayata katılmak isterseniz sonuç yıkım olur. Nitekim bunun toplumsal karşılıklarını çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. Bu nedenle birçok düşünür, bu yaşadığımız hakikat krizinin esas itibarıyla bir siyaset krizi olduğunu, bir demokrasi krizi olduğunu çok açık ve net bir şekilde ifade ediyor. Çünkü bireylerin bilmeden sosyal ve siyasal hayata katılmaları manipüle edilme sonucunu ve dolayısıyla da siyasal süreçlerinin yanıltılması sonucunu meydana getiriyor" ifadelerini kullandı.

'KARŞIMIZDA DİJİTAL FAŞİZM REJİMİ VAR'

Küresel alanda konvansiyonel medya şirketlerinin ve sosyal medya platformlarının ideolojik bir yaklaşımla batılı sömürge düzenini ve adaletsiz, normsuz bir uluslararası ilişkiler sistemini sürdürmeye çalıştığını vurgulayan Altun, "Karşımızda bir dijital faşizm rejimi ve bu dijital rejimi ayakta tutmaya çalışan dijital diktatörler var. Karışımızdakini çok iyi bilmeli ve tanımalıyız. Bunların en temel iktidar stratejisi ise gündelik hayatımızı kolonileştirmek ve sömürgeleştirmek. Bu hedefe ulaşmak için bu yapılar, yapay, aşırı tüketim kültürünü özendirmeye çalışmakta, insanları uyuşturan bir dijital bağımlılık sistemini ayakta tutmak için çabalamakta, gizli sansür ve örtülü özendirme yöntemleriyle siyasal davranış değişiklikleri meydana getirmeye çalışmaktadırlar. Bütün bu süreçlerde elbette devletlerin ve özellikle de batı dışındaki devletlerin denetim, düzenleme ve hukuki müdahalelerinden kendilerini muaf tutmaya çalışmaktadırlar. Hukukun üstünde konumlandırıp hesap vermek istememektedirler" dedi.

Altun, sosyal medya şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına saygı duymadığını ve Türkiye'nin bağımsız bir devlet olarak bu tutumu kabul etmeyeceğini kaydetti. Altun, "Nasıl ki, Mavi Vatan'da, Gök Vatan'da, Uzay Vatan'da varlık gösteriyor ve egemenlik haklarımıza sahip çıkıyorsak Siber Vatan'da da aynı şekilde egemenlik haklarımıza sahip çıkmalıyız. Sosyal medya platformlarından beklentilerimiz çok açıktır; hukukumuza, egemen haklarımıza, vatandaşlarımızın ifade özgürlüğüne saygı duyun. Terörizm, örgütlü suçlara, yasal olmayan faaliyetlere zemin hazırlamayın. Türk yargısı, emniyeti ve kurumlarıyla işbirliği yapın. Devletimiz bu mücadeleyi kamu çıkarı için, vatandaşının hak ve özgürlükleri için vermektedir. Elbette devletimiz bu mücadeleyi verirken popülizm namına, somut verilerle bağdaşmayan yorumlar yaparak, açıkça yalan söyleyerek bizleri hedef alanları da mahşeri vicdanın insafına bırakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

'2 DEZENFORMASYON DOLAŞIMA SOKULDU'

Altun, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan İletişim Başkanlığı'nın kurulması ile ilgili verilen Cumhurbaşkanlığı 14 No'lu kararnamesindeki bazı kararları iptal ettiğini hatırlatarak, "AYM'nin bu kararı üzerine derhal iki dezenformasyon tedavüle sokuldu. Birincisi; 'Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın, Bilgi Teknolojileri Kurumu'nun (BTK) Instagram'a erişim engeli kararı alması sonrasında AYM'nin bu kararı aldığı' yalanı devreye sokuldu. Bir kere AYM'nin ilgili kararı, gece BTK'nin Instagram kararı öncesi alındı ve Resmi Gazete'de yayımlandı. Apaçık bir yalan var ve somut olarak gösterilebilecek bir gerçek var. Eğer ki AYM böyle bir karar alacaktıysa o zaman bu kararı Instagram'a erişim engeli kararı alan BTK için alması gerekirdi. Oysa birdenbire AYM'nin bir hafta önceki toplantıda aldığı ve yasal prosedürlerden geçerek ancak Cuma günü Resmi Gazete'de yayımlayıp duyurduğu karar ile ilişkiliymiş gibi gösterildi. Bu apaçık bir yalandı. Devleti, kuralları, kurumları bilmeyenleri, tanımayanları bu süreçte yalana kandıkları için anlayabiliriz; ama siyaset yapan, medyada kendisini kanaat önderi gibi gösteren insanların, bu kadar açıkça çürütülebilecek bir yalanı dolaşıma sokması kabul edilebilir değil. Bunu da kamuoyunun vicdanına emanet ediyoruz. Bu süreçteki ikinci bir yalan; AYM'nin aldığı kararla Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin (DMM) kapatılacağı, yasal dayanağının kalmayacağı idi. Bu da bir dezenformasyondu zira DMM'yi biz elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, başkanlık oluruyla kurduk ve aynı gün bu olurumuzu yeniledik. Kamuoyunu doğru bilgilerle zamanında aydınlatma fonksiyonumuz çerçevesinde DMM, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor" ifadelerini kullandı.