Hormon bozuklukları tedavi edilmediğinde kronikleşebiliyor

Hormonların, vücuttaki farklı organların uyum içinde çalışmasını sağlayan, yeme içme sindirim uyuma, öğrenme, hareket, üreme gibi tüm vücut işlevlerin sorunsuz ve kusursuz sürdürülmesinde görev alan vazgeçilmez yapıtaşlarını oluşturduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Zeki Salar, “Kadınların büyük bir kısmı hayatlarının bir döneminde hormon bozukluklarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Bu nedenle özellikle kadın sağlığı açısından daha da önem taşıyor. Düzenli adet görme, gebe kalma, doğum, tüylenme, sivilcelenme, duygu durum bozukluğu, kilo değişiklikleri gibi birçok alanda hormonlar etkili ve gereklidir. Kadınlarda en yaygın görülen hormon bozukluklarından biri olan Polikistik Over Sendromu (PCOS), doğurganlık sorunlarına ve kronik hastalıklara yol açabilir. Öte yandan, tiroid hormonlarındaki dengesizliklerin ise metabolizmayı yavaşlatarak yorgunluk, depresyon ve kilo kontrolünde zorlanma gibi sorunlara neden olduğunu görüyoruz” dedi.

HORMON BOZUKLUKLARINA İŞARET EDEN SORUNLAR

Altta yatan sorunun tespit ve tedavisi ve sağlıklı bir yaşam için hormon dengesinin kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizen Op. Dr. Salar, kadınların dikkat etmesi gereken işaretler konusunda şu bilgileri verdi:

“Kadınlarda hormon bozukluklarının belirtileri oldukça çeşitlidir ve vücudun farklı sistemlerini etkileyebilir. Yaygın şikayetler içinde adet düzensizlikleri ilk sırada yer alır. Normalden daha sık veya daha seyrek adet görme, uzun süre adet görmeme ya da ağrı veya kramp hissinin yoğun hissedildiğinde hormon bozuklukları düşünülmeli. Bunun yanında özellikle karın bölgesinden olmak üzere genel olarak hızlı kilo alınması ya da diyet ve egzersize rağmen kilo vereme, akne, saç dökülmesi ya da aşırı kıllanma, cinsel istekte belirgin azalma da işaretler arasında yer alır. Hormon bozukluklarının üreme sağlığı ile de yakın ilişkisi var. Bu nedenle gebe kalmakta zorlanan ya da tekrarlayan düşük sorunları yaşayan kadınlarda bu duruma neden olabilen bozukların tespiti ve tedavisi önemlidir. Ancak sözünü ettiğimiz belirtiler diyabet, yumurtalık kistleri gibi farklı nedenlerden kaynaklanabileceği için bu semptomlar mutlaka önemsenmeli ve altta yatan nedenler belirlenmelidir.”

‘HORMON BOZUKLUĞU NEDENLERİ YAŞA BAĞLI DEĞİŞİR’

Kadınlarda en sık görülen hormon bozukluklarına bakıldığında altta yatan nedenlerin yaşa bağlı olarak da değişebileceğini söyleyen Op. Dr. Salar, konuyla ilgili şunları anlattı:

“Ergenlikle birlikte genç yaş kuşağında tüylenme sivilcelenme artışı ve hamile kalamama şikayetleri, polikistik over sendromuna işaret edebilir. Kilo problemleri, saçlarda kırılma, uyku bozuklukları, çarpıntı ve gebelik kayıplarında tiroid hastalıklarından şüphelenmek gerekir. Adet düzensizlikleri, uzun süren adet kanamaları, hamile kalamama ve meme kistlerine neden olabilen hormon üreten yumurtalık kistleri, gebe kalmayı olumsuz etkileyen adet düzensizliklerine neden olabilen prolaktin hormonu bozuklukları da kadınlarda hormon bozukluklarına sebep olabilir. Benzer şekilde diyabet hastalığı da tüm vücudu etkileyerek, kilo verememe, halsizlik ve gebelik kayıplarına dahi yol açabilir.”

‘HORMON BOZUKLUĞU KADIN ÜREME SAĞLIĞINI YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR’

Hormon bozukluğu sorunun kadının üreme sağlığını yakından ilgilendirdiğinin altını çizen Op. Dr. Salar, “Kadınların doğurganlık kapasitesi, hormonların düzenli ve dengeli bir şekilde çalışmasına bağlıdır. Dolayısıyla hormon bozuklukları, yumurtlamayı etkileyerek hamile kalmayı zorlaştırabilir. Örneğin, Polikistik Over Sendromu (PCOS), yumurtlamayı engelleyebilir ve kısırlığa yol açabilirken, çok sık karşılaşılan hipotiroidi ve hipertiroidi, adet düzensizlikleri, yumurtlama ve gebelik sorunlarına sebep olabilir. Hormonlar sadece gebe kalma sürecinde değil gebelik sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için de kritik rol oynamaktadır, aynı şekilde hormon bozuklukları, gebelik süresince düşük riski ya da gebelik diyabeti ve preeklampsi gibi çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Bunun yanında menopoz dönemi de hormonal değişikliklerin en yoğun yaşandığı dönemlerden biridir. Bu süreçte östrojen ve progesteron seviyelerindeki azalma, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir” diye konuştu.

ERKEN TANIDA FARKINDALIK ÖNEMLİ

Hormon bozukluğu ve buna bağlı sorunların çözümü için öncelikle kadınların bu konudaki bilinç ve farkındalığının artması gerektiğini söyleyen Op. Dr. Salar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kronikleşen sorunların çözümü zor ve daha çok zaman alır. Bu nedenle şikayetler ortaya çıkar çıkmaz mutlaka kadın hastalıkları doğum uzmanına başvurarak sorunlar ilerlemeden önüne geçilmeli. Gerektiği durumlarda iç hastalıkları, endokrinoloji uzmanları ile birlikte hastanın tedavisi yürütülmektedir. Erken tanı sayesinde sorunların daha kolay ve hızlı bir şekilde çözümlenebildiği unutulmamalı.”

‘ZAMANINDA TANI ALAN TÜM HORMONAL BOZUKLUKLAR TEDAVİ EDİLEBİLİR’

Tüm hormonal bozuklukların zamanında ve doğru tanıyla tedavi edilebilir olduğunu söyleyen Op. Dr. Salar, “Uygun ilaç tedavisi ile hormonal sorunu olan kadınlar, cilt sorunlarından kurtulabilir, düzenli adet düzenine sahip olabilir, kilo problemleri ortadan kalkar ve kolay bir şekilde hamile kalarak sorunsuz bir şekilde doğum yapabilmektedir. Bununla birlikte tedavinin başarıya ulaşabilmesi için hastaların tedaviye uyumu da önemli. Ayrıca, sağlıklı beslenme, egzersiz ve yeterli uyku gibi yaşam tarzı değişikliklerine de gitmek gerekir” diye konuştu.

TEDAVİ EDİLMEZSE FARKLI SORUNLARA ZEMİN HAZIRLAYABİLİYOR

Doğru tedaviyi almayan hastaların altta yatan problemlerinin kronik hale gelebileceğini belirten Op. Dr. Zeki Salar, “Beden ve ruh sağlığı ciddi olarak etkilenecektir. Birçok kişinin merak ettiği konulardan biri hormon bozukluklarının kanserle ilişkisi olup olmadığı. Şöyle ki, hormonal bozukluklar çoğu zaman kanser gibi bir soruna neden olmamakla birlikte bazı kanserlerin hızlı ilerlemesine sebep olabilir. Örneğin sürekli östrojen hormonu üreten yumurtalık kistleri memedeki kistlerin büyümesine ve kanser hücreleri var ise kansere giden sürecin hızla ilerlemesine sebep olabilmektedir.”